İlustrasyon: PM

✎ Esin Muzbeg

Sırbistan’da Cumhurbaşkanlığı için 8 aday yarıştı. İlk gayrı resmi sonuçlara göre mevcut Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, oyların % 59.8’ini alarak ilk turda seçilmeyi başardı. Onu, demokratik güçlerin adayı Zdravko Ponoş oyların % 17’sini alarak takip etti. (Özgür Seçimler ve Demokrasi Merkezi – CeSID’e göre Vucic % 58,3 ; Ponoş ise % 18,3 oy aldı.)  Diğer adayların tamamı tek haneli rakamda kaldı. Aleksandar Vucic, bu seçimde lideri olduğu SNS’nin  (Sırp İlerleme Partisi) yanı sıra SPS (Sırbistan Sosyalist Partisi) ve Voyvodina Macarları Birliği’nin de ortak adayı olarak yarıştı. Aleksandar Vucic, Sırp radikallerinden ayrılan, ama gene radikal milliyetçi çizgide duran bir politik profil çiziyor. Sırbistan’da Vucic’in karşısına güçlü bir rakip çıkmadığı gibi, Cumhurbaşkanlığı düzeyinde güçlü bir siyasi muhalefetin olmadığı da görüldü. 

Sırbistan’ın Zaferi için Birleşenler (Ujedinjeni) bir vatandaşlık girişimi olarak adil, istikrarlı ve birleşik Sırbistan için yola Zdravko Ponoş ile çıktı. Aldıkları oy % 17. Ujedinjeni, aslında bir türlü birleşemeyen muhalif ve demokratik güçlerin uzlaşmaya çabaladığı bir platform olarak ortaya çıktı. İçinde muhafazakârlıktan demokratlığa doğru 10’dan fazla siyasi parti veya girişim mevcut. Umut (Nada) koalisyonu Sırbistan Krallığı İçin ve Sırbistan Demokratik Partisinin (DSS) adayı Milos Jovanovic’le seçime girdi. Aldıkları oy % 5.8. Kralcı bir başka koalisyon da Bosko Obradovic adaylığında seçime girdi. Aziz Sava ve Sırp milliyetçiliği öğretisini esas alarak kurulan DVERI (Kapılar – Cennete açılan kapıdan esinlenerek isim alan siyasi oluşum) ve POKS (Sırbistan Krallığını Yenileme Hareketi) koalisyonu da oyların %4.5’ini aldı. Rus yanlısı milliyetçi bir grup olan Zavetnici partisinin adayı Milica Durdevic Stamenkovski de % 4.4 oranında oy aldı. Sırbistan’daki yeşillerin bir koalisyonu olan Moramo (Yapmalıyız) ekolojik olarak sürdürülebilir bir toplum oluşturma hedefini güdüyor. Adeta bir gereklilik kipini ad olarak seçen Moramo seçime Biljana Stojkovic ile girdi; seçmendeki karşılığı ise sadece % 3. Suverinisti (Egemenlikçiler) siyasi koalisyonu ise bir başka milliyetçi kanadı temsil ediyor. Avrupa Birliği’nin Sırbistan için halen hedef olup olmadığını sorgulayan liderleri Branka Stamenkovic’in aldığı oy oranı % 1.9. Tek başına milliyetçiliğini ilan eden Misa Vacic de % 0,9 oranında oy aldı. 

Sırbistan’daki bu tabloya baktığımız zaman milliyetçilerden daha milliyetçilere, kralcılardan Rus yanlılarına doğru gelişen bir siyasi yelpazenin olduğunu görüyoruz. Aleksandar Vucic, Milosevic rejimi döneminde oluşan koalisyonu bugün halen elinde tutuyor. Bu koalisyonun esası ana akım milliyetçi radikaller ve sosyalistlerden (veya adı sosyalist olanlardan) oluşuyor. 1990’lı yıllarda Milosevic’in iktidarında, başı sosyalisteler çekiyor, radikaller ise savaş dahil her türlü desteği veriyordu. Şimdilerde ise Vucic’in konsolide ettiği radikaller başı çekiyor, Milosevic’ten kalan sosyalistler ise ona her türlü desteği veriyor. Bu geleneksel ve güçlü koalisyonun oyu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde % 60’a dayanıyor. 

Bu ana akım iktidar koalisyonuna karşı, ana muhalefeti ise bir düzine siyasi parti ve koalisyondan oluşan ve 1990’lardan bu yana hiç uzlaşamayan demokratik güçler temsil ediyor. Yeşilleri de içine katarsak % 20’lik bir oy oranı var. Milosevic zamanında da milliyetçi olan muhalifler ise bugün ‘kralcılara’ dönüşmüş durumdalar. % 10’nun biraz üzerinde bir oy oranına sahipler.  Geriye kalanların %5’e yakını Rus yanlısı, diğerleri de farklı milliyetçi grupları temsil ediyor. Dolayısıyla Sırbistan’da milliyetçilikten daha milliyetçiliğe giden siyasi yelpazenin aldığı oy oranı % 75 – 80’lere dayanırken, buna karşı muhalif bir duruş sergileyen demokratik güçler ise % 20 – 25 seviyelerinde seyrediyor. Çünkü geçmişte olduğu gibi, bugün de muhafazakâr muhaliflerin demokratik güçleri desteklediği durumlar ortaya çıkabiliyor. 

Peki bu durum Kosova için önemli mi? En az üç sebepten ötürü önemli: Birincisi, Sırbistan’la halen açık olan sorunlar ve masada çözümü bekleyen konular var. Bu masaya oturulduğu zaman, muhatabın ve onun arkasındaki gücün bilinmesi önemli. İkincisi, Sırbistan bizim komşumuz. Ekonomik, sosyal, kültürel ilişkilerimiz devam ediyor. Komşunun her hali bizi de etkiliyor. Üçüncüsü ortak hedefimiz olan Avrupa Birliği süreçleri var. Batı Balkanlarda herhangi bir ülkede aksayan yönler, tüm bölgenin Avrupa ile entegrasyonunu olumsuz etkiliyor.  

Bu analiz, Sırbistan’da üç düzeyde (Cumhurbaşkanlığı, Parlamenter, Yerel) düzenlenen seçimlerin Cumhurbaşkanlığı sonuçlarına odaklandı. Çünkü icracı güç olarak yürütmenin, seçmendeki karşılığı görülmek istendi.  Ancak parlamenter ve yerel düzeyde durmadan mücadele eden muhalif güçlerin varlığı mevcut. Özellikle Belgrat’ta öbeklenmiş demokratik güçlere (Ujedinjeni ve Moramo), NADA koalisyonundan da destek gelmesi kayda değer bir öneme sahip. 

Diğer taraftan ilk gayrı resmi sonuçlara göre Vucic, SNS olarak 250 sandalyelik parlamentoda 120 sandalye elde ederek salt çoğunluğu kaybetti. 250’den 120’yi elde etmek önemli bir başarı. Ama 180’den 60’ı kaybetmek de ciddi bir mağlubiyet. Mevcut parlamentoda SNS’nin 180 milletvekili var. Bu 60 vekil kaybı demek. Ancak tüm bu gelişmeler, Sırbistan’da temelleri 1990’larda atılan ana akım koalisyon dengelerini değiştirmekten ve radikal milliyetçi çehreyi dönüştürmekten halen çok uzak görünüyor. 

Her şeye rağmen bu seçimlere önemli bir not düşmek lazım: Bırakın hükümeti kurmayı, anayasayı bile değiştirmeye yeten mutlak çoğunluktan, salt çoğunluğu bile elde edemeyen bir SNS ve onun lideri Vucic var artık. Hala iktidar ve hala muktedir. Ama eskisi gibi güçlü değil…

© PRIZMA MEDIUM