Sosyal bilgiler öğretmenliği bölümü mezunu Semih Bilurdagi, Türkiye Mezunları Derneği’nin başkanlığını yapmakta. Bilurdagi ile yurtdışında eğitim alan Türk toplumuna mensup gençlerin Kosova’daki geleceği üzerine konuştuk. 

TÜMED’in başında geçmesinin pandemi dönemine denk gelmesiyle birlikte yapacakları çalışmalarda bir miktar gecikme yaşadıklarını, bazı çalışmaların durduğunu belireten Bilurdagi, bu dönemde, kadrolaşma üzerine çalıştıklarını, yeni yönetim kurulunu oluşturduklarını ve bunlarla birlikte kendisinin yeniden başkanlığa seçildiğini söyledi. 

TÜMED’in, Türkiye’den mezun olmuş Kosovalılara hitap eden dernekte çoğunlukla Türk toplumundan üye bulunmasına bir özeleştiri yapılması gerektiğine değinen Bilurdagi, “bu eskiden yapılmış hatalar veya benim de içinde bulunduğum bazı hatalarla birlikte bu noktaya gelmiş olabilir ancak ne tüzüğümüzde ne de pratikte diğer toplulukların katılmasını engelleyici hiçbir etken yok” diye konuştu. 

Bu gün derneğin yönetiminde hem Arnavut hem de Boşnak topluluğundan üyeler olduğunu dile getiren Semih, “ ancak yaşadığımız şehir, bu işlerle uğraşmayı düşünen kişilerin çoğunluğunu da dikkate aldığımızda Türk toplumundan üyelerimizin sayısının daha fazla olduğunu söylememiz lazım” ifadelerini kullandı. Üyelerin neredeyse hepsinin, derneğin yanısıra farklı işlerde de çalıştıklarını dile getiren Bilurdagi, dernekte gönüllü olarak görev aldıklarını ve bu durumun bazı eksiklikleri beraberinde getirdiğini belirtiyor. Semih, “ bir organizasyon yapmamız gereken zamanlarda, herkesin görev alabileceği zamana denk getirip, görev paylaşımı yapmaya çalışıyoruz, bunun neticesinde de her şeyi dört dörtlük yapamıyoruz maalesef. Mesela bazı duyurular, sosyal medya paylaşımları sadece Türkçe yapıldığına dair eleştiriler aldık. Benim de burada bir özeleştiri yapmam şart. Fakat dediğim gibi yetişemediğimiz alanlar var. Bu alanlarda bize yardımcı olabilecek mezunlara her zaman kapımız açık” ifadelerini kullandı. 

Derneğin sadece Türk topluluğundan vatandaşlara açık olduğu şeklindeki yanlış algının kırılması gerektiğine değinen Semih, Türkiye mezunu bütün Kosovalıları derneğe davet etmek istediğini eksik görülen alanlarda beraber çalışmak için kapılarının sonuna kadar açık olduğunun altını çiziyor. 

Dernek ve eksikliklerinin ardından, Türkiye’den mezun olan Kosova Türk toplumuna mensup gençlere gelmek istiyorum. Dil ve beraberinde getirdiği istihdam soruna gelelim mi? 

Bir gerçek var, Türkiye’ye giden öğrencilerin dil seviyesi malum. Çok iyi değil. Türkiyede kaç sene İngilizcelerini geliştirmeye çalışıyorlar. Geldiklerinde de bir nevi yeni bir hayata atılmış oluyorlar. Bir de tabi yerel düzeyde yasal olarak kendilerini kendi dillerinde ifade edebilme hakları var. Zaten, ilk problem diploma denkliği almaya çalışırken başlıyor. Kendini ifade edemiyor ve ilk şok yaşanıyor. Adaptasyon süreci de bazen uzayabiliyor. 

Arnavutça bilmeyen bir mezununun işi oldukça zor. Kosova’da yaşayıp da dili bilmemek yani pek açıklanabilir gibi gelmiyor bana açıkçası. Ben kendimden örnek vermek isterim. Türkiye’den döndüğümde, sudan çıkmış bir balık gibiydim. Ama gayret ettim, yüksek lisansa burada başladım. Hala da her gün Arnavutça gazete okuyup, kendimce onun tercümesini yapmaya çalışıyorum. Çok iyi eğitim almış insanlar var ama hakim oldukları konularda konuşamamaları onları bir nevi konudan bihaber gibi susmak zorunda kalabiliyorlar. 

Burada biraz da  bireysel bir çabadan da bahsediyoruz aslında, peki okullar olsun, sivil toplum örgütleri olsun, bu eksiklik üzerine kurumsal adımlar atılabilmesi ve herkese imkan sunulması gerekmez mi?

Bizim eğitim gördüğümüz zamanlarda eğitimde de çok daha fazla sorunlar vardı diye düşünüyorum. Ama o dönemdeki şartları da göz önünde bulundurarak da Arnavutça eğitim yoktu denilebilir. Öğretmen yoktu demiyorum. Bir tane şiir okur, iki üç dikte yapar ve arada nasılsın, iyi misin gibi iki üç basit kelime öğrenirdik. Sınıftan biri akşamki futbol maçını sorduğunda da konu dağılır ve her şey değişirdi. Şimdiki Arnavutça eğitimi iyi olsa bile, o dönemde okumuş jenerasyonları bugün yok sayamayız.  

Ancak bu yıl dernek olarak yeni mezunlarımıza mevcut duruma adapte olabilmeleri için destek vermeye çalışıyoruz. Bir de Arnavutça kursumuz başlayacak. Yeni gelen Türkiye mezunlarımıza ve Arnavutça öğrenmek isteyenlere makul ücretlerle Arnavutça kursu başlatacağız. 

Peki ya istihdam?

İşsizlik aslında günümüzün bir problemi. Bazen de yanlış üniversite tercihleri yapılabilmekte. Maalesef bazı bölümlerin burada denkliğini almak imkansız. Bizim veritabanımızın da güncellenmesi gerekiyor. Ancak resmi olmayan bilgilere göre 1300’ün üzerinde Türkiye mezunu var. Özel sektör hakkında konuştuğumun altını çizerek, Türkiye mezunlarının yaklaşık yüzde 80’inin iş bulma sorunu yaşamadığını söyleyebilirim. Bunun yanısıra hangi topluluktan olursa olsun, ben iyi üniversitelerden mezun olmuş ve kendini geliştirmiş, bunların sonucunda da işsiz kalmış bir mezun tanımıyorum açıkçası. Ancak biraz önce de bahsettiğim gibi çoğunlukta olmayan topluluklar için geçerli bir dil faktörü var. Kamuda istihdam ise maalesef öyle değil. Çoğunlukta olmayan topluluklara verilen kontenjanlardan yararlanabildiğimizi söyleyemem. Örnek vercek olursam Anayasa mahkemesinde bir üyemiz yok şu anda.

Dil programının yanında Türkiye mezunu şirket sahipleriyle staj imkanı hakkında görüşmelerimiz var. Bunu kısa dönem ve staj şeklinde düşünüyoruz. 

Biz dernek olarak bu alanla uğraşıyoruz. Dernekte bunun bir devamlılığını sağlamaya çalışıyoruz. Yeni nesillere de bilgi paylaşımı yapıp. 

Kariyer planlama üzerine yuvarlam masa toplantıları düzenleyerek, mezunlarımızın atacakları adımlar konusunda yardımcı olmayı planlamaktayız. 

Adaptasyon sürecine en çok yardımcı olacağını düşündüğüm bir konu var. Şu an aramızda 50 ila 60 arasında şirket sahibi Türkiye mezunlarımız var, onlara ziyaret ederek topluma daha fazla katkı sunmaları adına kendi alanlarından mezunlarımıza kendilerini geliştirmek için kapı açmaya, istihdam sağlamaya çalışacağız.  

Semih son olarak eklemek istediğin bir şey var mı? 

Aslında var. Hangi topluluktan olursa olsun, bütün mezunlarımıza kapımız her zaman açıktır. Yeni yönetimi kurarken birçok görüşme gerçekleştirdim. Bu güne kadar ben dahil yöneticilierimiz Türk topluluğundandı. Derneğimizin amacı belli, neden bir gün başka bir topluluktan bir yöneticimiz olmasın? Bu yüzden katkı sağlayabilecek herkesi bekliyoruz. 

© PRIZMA MEDIUM

Röportaj: Suer Celina

“Bu röportaj, İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Ajansı (SDC), İsveç ve Lüksemburg Büyük Dükalığı Hükümeti tarafından ortaklaşa finanse edilen Kosova Sivil Toplum Vakfı (KCSF) programı ‘EJA Kosova’ tarafından desteklenmektedir.”