Fotoğraf: Ferdi Limani

Ferdi, bir süredir Drin nehrinden fotoğraflar paylaşıyorsun. Sosyal medya ve projenin websitesinden merakla takip ediyorum. Ara ara da konuşuyoruz. Bu projeye nasıl başladın anlatır mısın?

Uzun soluklu bir proje yapma isteğim çoktandır vardı. Tek kelimeyle ifade edecek olursam yurtsever bir proje yapmak istiyordum. Çünkü kendi insanım için, doğduğum büyüdüğüm yer için birşey yapabilmek, bir konu üzerinde çalışmak ve benim insanım için önemli olacak bir belgesel çalışması yapmak istiyordum. Kosova’ya ilk döndüğümde Şar dağları üzerine bir çalışma yapmak istiyordum.Sonra uygulama taraflarına baktım, neyin önemli ve hatta neyin daha çabuk işlenilebileceğine baktım. Analizlerde gelecek on yıllarda içme suyu sorununun baş göstereceğini gördüm. 

Biz su içtiğimiz zaman kaynaklarımızın varlığına güveniriz; ama oraya gelmeden dağları ve kar yağışını hesaba katmayız. Bununla birlikte iliklerime kadar hissettiğim, içimden gelen bir proje olan Drin’i araştırmaya başladım. Öyle bir dönemdeydim ki hayatım için karar almam gerekiyordu. Tekrar geri dönmeli miyim, geçmişte yaşamak istiyor muyum gibi sorular kafamı kurcalıyordu. Uzun soluklu bir proje benim için ayrıca bir kaçış oldu. Bir gece uyuyamadım, bilgisayarımı aldım, Drin hakkında aklıma ne geldiyse yazmaya başladım. Sonra ciddi ciddi bu işin üstünde durmaya başladım. Fotoğraflarımı nasıl çekeceğimi düşünmeye başladım, zamanla projemin yapısı oturdu. Başlarken başkalarından yardım istemem gerekiyordu. Priştine’de bulunan Fondacioni 17’ye gittim, orada projemi anlattım ve proje yazmayı, maddi destek talep etmeyi bilmediğimi söyleyerek onlardan yardım istedim. Orada yardımcı oldular ve KCSF’nın EJA programında komisyon desteklemeye karar verdi. Geçen yılın sonlarına doğru nehrin kaynağı olan Radavc’tan başladım. Nehrin aktığı yöne doğru ilerliyorum. Üçte birini bitirdim, kasım aygı gibi Kuks’a gidebileceğimiz düşünüyorum. Aralık ayında da bir sergi açabileceğim sanıyorum. 

Fotoğraf: Ferdi Limani

Peki fotoğraf öncesinde bu nehirle bir bağın var mıydı?

Fotoğraftan önce de Drin nehri ile bir bağım vardı çünkü şehirdeki neredeyse herkes gibi ben de yüzmeyi orada öğrendim. Kanalizasyon bağlanmadan önce sabah 5’te uyanıp orada balık tutmaya giderdik. Rahmetli babamla birlikte, Nashec’le bir bağımız vardı. Sıkıntılı yıllarda, durumumumuzun kötü olduğu, mazot bulamadığımız 90’lı senelerde babamla birlikte bisikletlerimizi alır Muradem’e giderdik. Bistriça orada Drin ile birleşir. Tam da birleştiği yerde yüzerdik. Ama anliz yaparken, hiçbir şehrimizin içinden geçmeyen tuhaf bir nehir olduğunu fark ettim. Onun kıyılarında yerleşim kurmaktan korkmuşuz veya istememişiz. Bizim en büyük nehrimiz ve sadece Klina’nın yakınından geçiyor. 

Fotoğraf: Ferdi Limani

Dışardan gelen bir fotoğrafçı genellikle ulaştığı coğrafyaya farklı bir gözle bakar, sen de birçok kritik bölgede önemli işlere imza attın. Bugün de yanıbaşımızda fakat belki de görmezden geldiğimiz nehiri kaynağından başlayarak belgeliyorsun. Buraya biraz değinmek isterim.

Bölge fark etmeksizin, her köyün yakınında, bulduğum her dar geçit veya traktör yolunda ve her yerde çöp görüyorum. Bunu aklım almıyor. Öte yandan bu manzaraları görünce, oralara ilk kez giden bir yabancıymışım gibi hissediyorum. Nehrimize saygımızın eksikliğinden ziyade, nehiri ne kadar sevmediğimizi görüyorum. Biz nehirlerin her şeyi temizlediğini düşünüyoruz. Tabiri caizse belki senin kapının önündeki çöpü temizler ama o çöp başka bir köyün kıyılarında kalır. Fotoğraf çekmeye nehrin kaynağından başladım ve Drin’in sadece ilk 100 metresi temiz diyebilirim. İlk 100 metreden sonra nehirde bir tekli koltuk gördüm

Kolektif temizliğe karşı nasıl bu kadar sorumsuz olabiliyoruz bilemiyorum. Evimiz, bahçemiz temizdir. Ama evimizden çıktığımızda parklarımızın, dağlarımız ve nehirlerimizin ne kadar kirli olduğunu görürürüz. Zlakucan yakınlarında boş bir araziye gittim. Orada eskiden bir kum işleme tesisi varmış.  5 veya 6 hektarlık bir alan tamamiyle beton parçaları, inşaat demirleri ile dolmuş. Evlerini yıkanlar, bütün bu kalıntıları oraya dökmüş. Burada çöpünü nereye atacağını bilmeyen halk mı suçlu, yoksa buna bir çözüm bulamayan, bir geri dönüşüm tesisi kuramayan merkezi ve yerel yönetimler mi bilmiyorum. Geri dönüşüm denince aklımıza plastik, kağıt veya aluminyum geliyor. Ama beton ve demir de geri dönüştürülebilir. Geleceği, gelecek jenerasyonları düşünmüyoruz. Gelecek nesiller bizim yüzümüzden çok zor zamanlar yaşayacak. Bu yüzden projeye yurtsever bir proje diyorum. İnsanları, çocuklarımızın ve torunlaırmızın bizim yüzümüzden yaşayacağı kaçınılmaz potansiyel problemleri üzerine bilinçlendirmeye çalışıyorum.

Bir durup düşünmemiz lazım. Nehirlerimize, su kaynaklarımıza saygılı olmalıyız. Nehirlerimiz bizim her şeyimiz. Susuzlukla mücadele edeceğimiz gelecekte başka rezervlerimize dönemeyiz. Kömürümüzü yiyemeyiz! Susuzluk sorunuyla ise çok yakın bir gelecekte karşı karşıya kalacağız.

Ferdi Limani

Meşakatli bir iş, uzun süreli projeler üzerine çalışmak zevkli de oluyor, peki bu süreçte yaşadığın zorluklar var mı?

Güvenliğim için aslında biraz dilemma yaşıyorum. İlk başta o bölgelerde geceleri kalmak, kamp yapmak istiyordum. Açık alanlarda yabancı birinin kamerayla gezdiğini görenlerin bakışları beni bu fikrimden vazgeçmeye itti. Şimdi gidip çekip dönüyorum. Şimdi projenin devamında kum çıkarma yerlerinden geçeceğim. Oraya yaklaştığımda, oraları da göstermem gerekiyor. Projenin önemli bir parçası. Oralarda nasıl sonuçlanacağını merak ediyorum. 

Fotoğraf: Ferdi Limani

Bence gayet sade ve kolay kullanılabilir bir web siten var. Haritadan hangi fotoğrafın, hangi bölgede çekildiğini görebiliyoruz. Doğal olarak fotoğraf altyazıları da mevcut. Bir de sosyal medyada paylaşıyorsun. Projenin sonunda bizi ne bekleyecek, bir sergi veya bir foto kitap çalışması mı olacak?

Projenin fikrinde bir sergi ile noktalamak var. Ama ben bununla yetinmek istemiyorum. Bu çalışmamı bir kitap haline de getirmek istiyorum. Aynı zamanda destek bulabilirsem bir belgesel video da çekmek istiyorum. En baştaki fikir hem fotoğraf çekimimi hem de video çekimimi eş zamanlı yapmaktı. Denedim de, fotoğraf makinemin üstüne bir de aksiyon kamerası iliştirdim. Ama süreç biraz sıkıntılı oluyor ve bu yöntemle istediğim sonucu alamıyorum. O nedenle ikisini ayrı ayrı yapma yolunu seçtim. Bu projeyi yaparken video çalışmam için de yeni şeyler görüyor, öğreniyorum. Video çalışmamın bir nebze daha kolay olacağını düşünüyorum. 

Röportaj: Suer Celina

© PRIZMA MEDIUM