Fotoğraf: Jocelyn Erskine-Kellie

Karadağ’da bir metropolitin tahta çıkma töreni nedeniyle meydana gelen olaylar sadece dini, politik ve ideolojik değil, aynı zamanda bir güç mücadelesini ve güvenlik meselesini de içeriyor.

Karadağ kıyı bölgesi Metropolitliği Piskoposu Amfilohija (Radovic)’in vefatı üzerine yeni piskopos ataması yapıldı. Ancak Karadağlılar, bu atama töreninin Karadağ’ın milli, tarihi ve kültürel başkenti sayılan Cetinje Manastırında yapılmasına karşı çıktılar. Karadağ’daki tüm ulusal kuruluşlar ve neredeyse tüm muhalefet partileri Sırp Kilisesi metropolitinin Cetinje manastırında tahta oturmasına karşı çıkarak protesto gösterileri düzenledi. Bunu Sırp kilisesinin Karadağ’da yayılma politikası olarak görerek, engellemek için yollara barikatlar kurdular.  Yeni atanan piskopos Joanikije ise Cetinje manastırında tahta çıkma hakkının sadece kendisine ait olmadığını belirterek bu hakkın Karadağ kıyı bölgesi Metropolitliğindeki inançlı halkın tüm din adamları ve keşişlerine ait olduğunu söyledi.

Dini bir tören neden bir egemenlik mücadelesine dönüştü? 

Sırp Ortodoks Kilisenin Patriği Porfirije (Peric), piskopos Joanikije ile birlikte Cetinje Manastırına 5 Eylül Pazar günü yoğun güvenlik önlemleri altında geldi. Manastır dışında yoğun gösterilerin olması ve yolların barikatlarla kapalı olması sebebiyle söz konusu ikili askeri bir helikopter ile Manastır bahçesine indi. Adeta bir terör operasyonunu andıran görüntülerle, iki papaz özel polis birliklerinin çerçevelemesi içinde Manastıra giriş yaptı. Karadağ tarihinde hiçbir zaman dini bir tören böylesi bir gerginlikle gerçekleşmedi. Tüm Karadağ milli kurumları bu törenin Cetinje Manastırında değil de herhangi başka bir şehirde yapılmasını istiyordu.  

Karadağ Cumhurbaşkanı Milo Djukanoviç, Sırp Kilisesi Metropolitinin Cetinje’de tahta oturma töreninin yapılması konusunda karşı olanlardan biri. Bunu Sırbistan’ın kendi çıkarlarını Karadağ’a yayma faaliyeti olarak görüyor. Djukanovic’e göre Karadağ’ın herhangi başka bir şehrindeki mabetlerden birinde metropolit atanması olsaydı bu aynı zamanda geleceğe yönelik olumlu bir taahhüt olurdu. Djukanovic, tahta çıkma törenini bir işgal eylemi olarak değerlendirdi. Cetinje, Karadağ’ın tarihsel başkenti, hür ve bağımsız devletin bir sembolü olarak görülüyor. Bu yüzden Karadağ’daki milli unsurlar, Sırp Ortodoks Kilisesinin, bu manastırda tahta çıkma töreni düzenlemesindeki ısrarını Karadağ’ın hürriyetine ve bağımsızlığına yapılmış bir müdahale olarak değerlendiriyor. 

Diğer taraftan törenin ardından gene helikopter ile Podgorica’daki “İsa’nın Dirilişi” merkezi mabedine geçen Sırp Ortodoks Kilisesi din adamları, Karadağ Başbakanı Zdravko Krivokapic, kimi kabine üyeleri ve politik temsilciler tarafından karşılandı. Krivokapic, protestolara rağmen tahta oturma töreninin ertelenmesinin hiçbir zaman gündemde olmadığını belirterek, ‘kahraman’ polislere ve Karadağ halkına bu kutsal töreni kutlama fırsatı verdiği için teşekkür etti. Dolayısıyla Karadağ’da Sırbistan’a yakın olan iktidar ve onu destekleyen güçler ile Karadağ’ın milli unsurları ve muhalefeti arasındaki ayrım bir çatlak olarak gün yüzüne çıktı. 

Konunun, ideolojik, milli, dini, politik ve güvenlik boyutları var

Karadağ halkının bir kısmı bu töreni engellemek için mücadele ederken, iktidar taraftarları destekledi. Cumhurbaşkanı Milo Djukanovic bu girişimi Sırp çıkarlarının yayılımı ve işgal eylemi olarak görürken, Karadağ Başbakanı Zdravko Krivokapic kutsal olarak nitelendirdiği tahta çıkma töreninin protesto ve barikatlara rağmen gerçekleşebilmesi için askeri helikopter sağlamak suretiyle lojistik destek verdi. 

Hıristiyan dünyasında Ortodoks kiliseleri milli kiliseler olarak kuruluyor. Karadağ Ortodoks Kilisesi ise kilise kanonlarına göre otosefal yani bağımsız, otonom ve hür bir kilise olarak kabul edilmiyor. Ancak geçmişte bu özelliğe sahip olmasına rağmen 1918 yılında fiilen, 1920 yılında da hukuken bu statüsünü kaybetti ve Sırp Ortodoks Kilisesinin altında bir kilise olarak örgütlendi. 1993 yılında Karadağ Ortodoks Kilisesinin Cetinje merkezinde yeniden kurulma girişimleri oldu. Sırp Ortodoks Kilisesi, Karadağ kilisesini kilise kanonlarına göre otosefal bir kilise olarak tanımıyor. Karadağ’ın 2006 yılında bağımsızlığını ilan edip Sırbistan’dan ayrılmasından sonra Sırp Ortodoks Kilisesi, Karadağ’daki Sırp Ortodoks Kilisesi olarak anılmaya başlandı. 

Kilisenin otosefal statüsü dini bir uzlaşmazlık konusu iken, Karadağ’ın bağımsızlığı milli bir mesele olarak ön plana çıkıyor. Krallık Yugoslavya’nın kurulma sürecinde ve Tito Yugoslavya’sının dağılma sürecinde Karadağ halkının Sırbistan ile paralel politikalar izlemesine rağmen ayrı bir halk olduğu bilinci her daim taze tutuldu. Karadağ’ın tarihsel süreç içinde ayrı bir kilisesi olduğu gibi, ayrı bir devleti de vardı.  

Bu milli ve dini meselelerin yanı sıra konunun ideolojik ve politik boyutları da söz konusu… Karadağ halkının milli savunucuları, dillerinin Slav dili, dinlerinin Ortodoks olmasına rağmen, Sırp olmadıklarını; Doğu ve Batı Roma kiliselerinin ayrılma aşamasında Katolik inancını benimsemelerine rağmen de Hırvat olmadıklarını belirtip, bu bölgede yaşamış ve yaşamakta olan ayrı bir etnik ve dini kimliğe sahip otonom bir halk olduklarını dile getirmektedirler. Dolayısıyla bir yandan eski Yugoslavya çerçevesinde Karadağ halkının Sırbistan’la politik entegrasyonu söz konusu iken diğer taraftan ayrı bir Karadağ etnik ve dini kimliği devam etti. Bu ayrı kimliği sürdürme çabası Karadağ’da bağımsızlık hareketlerini güçlendirdi ve Karadağ’ın bağımsızlık yolunu açan referanduma giden sürece vesile oldu. 2004 yılından itibaren birkaç defa ertelenmesine rağmen Avrupa Birliği’nin konuyu yakından takibi sonucu Karadağ’ın bağımsızlığı hususunda referandum düzenlenmesine karar verildi. Referandumda kayıtlı seçmenin en az %50’sinin katılımı ve katılanların en az %55’inin bağımsızlık için EVET demesi halinde, bağımsızlık referandumunun meşruiyet ve geçerlilik kazanacağı şartı kondu. 21 Mayıs 2006 tarihinde düzenlenen referanduma katılım oranı % 86.3 olarak gerçekleşti. Karadağ halkının %55.5’i bağımsızlık için EVET, % 45.5’i ise HAYIR oyu kullandı. 

Karadağ’ın bağımsızlık süreci sadece Sırbistan’ın tahakkümünden kurtulma anlamını taşımıyor, aynı zamanda konuyu çok yakından takip eden Avrupa Birliği ve NATO ile entegrasyonu da içeriyor. Bu gelişmelere güvenlik perspektifinden bakanlar, Adriyatik Denizi sularında olası Rus güçlerinin konuşlanmasını önleme hamlesi olarak değerlendiriyor. Karadağ, bağımsızlık ilanının ardından Kasım 2006’da NATO’nun “Barış için Ortaklık” programına yapılan davetle NATO temaslarına başladı. 5 Haziran 2017 tarihinde de NATO üyesi oldu. 

Karadağ’da meydana gelen bu olaylar nedeniyle, eski Dışişleri Bakanları “Karadağ için çağrı” adı altında Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursuli von dear Leyen ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e birer mektup göndererek, ülkedeki gelişmelerden duydukları endişeyi dile getirdiler. Tüm Balkan ülkelerinden Dışişleri Bakanlığı yapmış siyasetçilerin imzaladığı mektupta Kosova tarafından Enver Hoxhaj’ın da imzası yer aldı.