Hıdırlez bir dini bayram olmadığı gibi, bir milli bayram da değildir. Hıdırlez belki de insanlığın tek ortak bayramıdır. Tarihsizdir; çünkü tarih öncesinin de öncesindendir. Kıştan çıkmayı ve yaza kavuşmayı temsil eder. Bir nevi kurtuluştur. Yokluktan bolluğa, soğuktan sıcağa, karanlıktan aydınlığa çıkmanın kurtuluşu… Benzerlikleri ve farklılıkları olmasına rağmen pek çok kültürde vardır. Çok geniş bir coğrafyaya yayılmış ve çok evrensel bir kültür olmasıyla birlikte, yereldir. Nüanslarla kendine ayrı bir kimlik oluşturmaktadır. Yerel özellikleriyle Hıdırlez, Prizren’de “Karabaş” olarak da bilinmektedir.

Eskiler mevsimleri ikiye ayırırdı: Yaz ve Kış. Yaz günleri, doğanın artık soğuğa geri dönmeyecek şekilde ısındığı 6 Mayısta başlar ve kendini soğuğa teslim ettiği 7 Kasıma kadar devam eder. Buna Hızır günleri de denir. Kış günleri ise 8 Kasımda başlayıp 5 Mayısa kadar devam eder. Buna da Kasım günleri denir. İşte 5 Mayısı 6 Mayısa bağlayan gece bir devir teslim törenidir.
5 Mayıs günü sabah erkenden kışa meydan okurcasına doğaya çıkılır, yemek pişirilir, eğlence düzenlenir. Evlerin içi dışa çıkar, bahçeler düzenlenir, parklarda toplanılır, balkonlar serilir, kışa meydan okunur. Çünkü 5 Mayıs kışın son günüdür ve artık hükmü yoktur.

Eğlence kültürü her yerde kendine göre şekillenir. Eskiden ateş atlanırken, bugün dönme dolapta (salıncakta) sallanılır. Panayır havasında bir şenlik olur. Çocuklar eğlenir, gençler eğlenir, yaşlılar da eğlenir. Aynalı kurabiye, topak patlamış mısır, elmalı şeker bu eğlencenin olmazsa olmazıdır. Çocuklar bu üçlü olmadan eve dönmez ama devamı da vardır. Akşama doğru herkes evine dağılırken, doğadan bir parça evine götürür. Ufak, yeşillenmiş bir dal parçası alır. Olurda kış geri gelmeye kalkarsa onu dövsün diyedir belki. Bilinmez. Ama çocuklar 6 Mayıs sabahı o dal parçasıyla uyandırılır ve kalkın YAZ geldi denir.
Hıdırlez ya da Karabaş Prizren için biraz da bir uyanma vaktidir.

Fotoğraflar: Suer Celina
Yazı: Esin Muzbeg

© PRIZMA MEDIUM