Fotoğraf: Suer Celina

Söz Prizren’deki Emekliler Derneği’nde iken şunların vurgulanması uygundur:

Prizren Emekliler Derneği Kosova toplumunun 1999 yılından itibaren yeniden yapılanma sürecine etkin bir biçimde katılmışlardır. Savaştan hemen sonra maddi güçlüklerle karşılaşan emekliler kendilerinin varlığını ispat etmek, bu toplumda saygın bir yere sahip olmak, dolayısıyla yalnızlığa kapılmamak için çeşitli etkinlikler düzenlemiştir. Örneğin, Prizren’de dönemin Emekliler Başkanı Hysni Rogova’nın girişimiyle ve onu destekleyen yol arkadaşlarının katkısıyla kentte ve dolay köylerde birkaç emekliler kulübü açılıp faaliyete geçirilmiştir, bu kulüplerde emekliler için çeşitli eğlence biçimleri planlanmıştır, bunların sayesinde emeklilerin boş zamanlarını değerlendirmelerini sağlayacak uygun koşullar yaratılmıştır. Prizren Emekliler Derneği ayrıca savaştan hemen sonra her yıl, Prevalac’ta Geleneksel Emekliler Karşılaşması’nı örgütleyerek çok dilli, çok kültürlü emekliler camiası için kültür ve spor etkinlikleri ve çeşitli yarışmalar düzenlemiştir.

Prizren Emekliler Derneği’nin KFOR bünyesindeki Kosova Türk Taburu ile çok yönlü etkinlikler düzenlediği de bilinen gerçeklerden biridir.  Özellikle emeklilere sağlık yardımının sunulması, sağlık kontrolleri ve muayenelerinin yapılması, ameliyat, röntgen, parasız ilaç gibi  hizmetlerle bu ilişkiler daha yüksek bir düzeye çıkarılmıştır. Prizren Emekliler Derneği’nin bu etkinlik ve girişimleri sayesinde sadece Prizren Bölgesinde değil Kosova Cumhuriyetinin birçok yerleşim yerinde (Gilan, Dobırçan, Mitroviça, Priştine, Yakova vb.) emekliler bu sağlık hizmetlerinden yararlanabilmişlerdir.  

Tüm bu etkinlikleri Prizren Emekliler Derneği Prizren, Rahovça, Dragaş, Suhareka ve Malişeva emeklileri adına yani Prizren bölgesinde bulunan 22.000 emekli adına gerçekleştirmiştir. 

Peki bugün emeklilerin birçoğu neden kendi toplumsal durumundan şikayetçidir, neden sıkça umutsuzluğa kapılmaktadır?

Bu soruya doğru bir cevap vermek zordur ama burada altını çizmeye çalışacağım bazı sosyal, ekonomik ve psikolojik durumlar emeklilerde kaygı ve umutsuzluğun belirmesinin temel nedenleri arasında yer almaktadır, örneğin:

Kosova toplumunda, yeni toplumsal siyasal havada gelir elde etme bakımından giderek artan farklılıklar, birilerinin daha çok kazanma hırsı, bir başkalarının hayatta kalma mücadelesi, bu gidişata ayak uydurmak için giderek daha çok kendini gösteren tüketim psikolojisi toplumu oluşturan bireylerin davranışlarında kısa zamanda büyük değişikliklere ve farklılıklara neden olmuştur. Yargı değerlerinin sıkça altüst olduğu, saygının giderek ortadan kalktığı bu toplumsal, ekonomik ve kültürel gelişme döneminde beliren çeşitli farklılıklar, saygıya kapalı davranışlar, vurdumduymazlıklar, yaş bakımından en yüksek, gelir bakımından ise en düşük kategoriyi oluşturan emeklileri bazen doğrudan doğruya, bazen de dolaylı bir biçimde etkilemiştir ve hala etkilemektedir. Emekliler toplumun gelişmesine ve emeklilik sigorta fonuna yıllarca yapmış oldukları katkıların karşılığını alamamakta, sadece Yasa No.04/L-131 sayılı Devlet Tarafından Finanse Edilen Emeklilik Planlarına Dair Yasa’nın 7. ve 8. maddelerine göre yetkili bakanlık tarafından hazırlanmış Sosyal Yardım Planı ile devletin verdiği emeklilik para miktarıyla yani yaşlılık temel emeklilik maaşıyla (madde 7) veya ödenen katkıya dayalı sigorta stajı sayesinde belirlenen emeklilik maaşıyla (madde 8) kendi hayatlarını temin etmektedirler. (Daha geniş bilgi için Bkz. Yasa No.04/L-131 sayılı Devlet Tarafından Finanse Edilen Emeklilik Planlarına Dair Yasa, Kosova Cumhuriyeti Resmi Gazetesi, Sayı 35/05 Haziran 2014).

Bilindiği üzere emekliler yaşlı insanlardır, onlar geçmişte değişik, bugünden çok farklı şartlarda kendi verimli çağını yaşamış, kendi çağına has bir biçimde üretim süreçlerine katılmış, görevler üstlenmiş, hizmetler sunmuşlardır. Daha güzel yarınlar gelecek ümidiyle emekliler çalıştıkları dönemlerde kendi gençliğini toplumun gelişmesine feda etmiştir; onlar, çalıştıkları dönemin gençlerinin eğitim görmesi için, her birinin topluma birer faydalı birey olması için elden geleni yapmış insanlardır. 

Bugün emekliler artık kendi gençliklerinin, dolayısıyla o verimli çağın uzağında olduklarının farkındadır. Onlara göre de mevcut durum doğal gelişmenin doğal bir sonucudur. İyi ama emekliler bugün kaygılıdırlar. Emekli maaşlarının düşük olması yani emeklilerin maddi durumunun zayıf olması, dolayısıyla emeklilerde gözle görülür elle tutulur bir kaygının belirmesi, tüm toplumun, özellikle de devlet kurum ve kuruluşlarının önünde acil çözüm bekleyen bir sorun olarak ortada durmaktadır. 

Emeklilerin, yaşlılık nedeniyle çoğunlukla hastalandıkları da bilinen gerçeklerden biridir. Gerçi emekliler hiçbir ücret ödemeden doktora bakılabilmektedirler, var olan ilaçları alıp kullanabilmektedirler ama hastalıkla ve tedaviyle ilgili bir sürü ek gidere ihtiyaç var ki, bunları bizzat emekliler karşılamaktadır. Oysaki emekliler kendi emeklilik maaşlarından ödemelerle bu ihtiyaçları karşılayamamaktadırlar. Böyle bir durum emeklilerin var olan kaygısını daha da artırmaktadır.

Kosova emeklilerinde bugün görülen bu kaygı yeni değildir, onlarca yıl süren ve giderek demlenen bir kaygıdır. Yukarıda da belirtildiği gibi, Kosova emeklileri 1999 Kosova savaşının ardından hemen örgütlenerek UNMIK ve AGİT yetkililerine, Kosova’da görev yapan ve etkinlik sürdüren diğer uluslararası ve bölgesel kurum ve kuruluşların temsilcilerine, daha geçlerde Kosova merkezi ve yerel özyönetim organlarına, devlet organlarına ve yetkili kimselere kendi dertlerini, toplumun diğer kesimlerinin onlara karşı muamelesinden memnun olmadıklarını anlatmak ve durumu düzeltmek için çeşitli girişimlerde bulunup öneriler ileri sürmüşlerse de, böyle öneriler sürüncemede kalmış, bugüne kadar emeklileri memnun edecek bir çözüme ulaşmamıştır. Belli dönemlerde, hele hele yerel veya genel seçimlerin yaklaştığı dönemlerde emeklilere, isteklerinin karşılanacağı, durumlarının düzeleceği sözü verilmiş, özde ise somut adımlar atılmamış ya da ender, kısmi çözümler üretilmiştir.

Unutulmamalıdır ki emekliler kendi verimli çağını yaşarken üretmiş, kazanmış, toplumun gelişmesine katkıda bulunmuş, emeklilik fonuna para yatırmış; ayrıca bu gelişmeyi sağlayan fonlara olduğu gibi, gençlerin eğitim görmesini, kültürel gelişmesini ve her yanlı yetişmesini destekleyen fonlara da yıllar boyunca her ay, belli bir sistem mekanizmasıyla para yatırmış, yeni kuşakların yeni dönemler için hazırlanmasını sağlamışlardır. 

İşte bu nedenlerden ötürü emekliler, kendilerinin yetiştirdiği bu yeni nesilden anlayış talep etmekte, bugün söz sahibi olan gençlerden, emeklilerin karşılaştıkları sorunların çözümünü beklemektedirler. Emeklilerin durumunun iyileştirilmesi için somut adımlar atılmalıdır, bu bağlamda bugün önemli görevleri icra eden gençlerin, karar verme mekanizmalarıyla, bulundukları devlet işlerinde yasama, yürütme, yargı kuvvet ayrılığına saygı göstererek girişimlerde bulunması, tüm bu konularda çözümlerin üretilmesi için elden geleni yapması gerekmektedir.  Böyle bir yükümlülük gençlere düşen bir yükümlülüktür. 

Uzmanlara göre emeklilik ve yaşlılık döneminde toplumla uyum kurma konusunda emekliler zorluklar yaşamaktadırlar. Teknolojik gelişmeler ve kuşaklar arasındaki farklılıklar, kentleşme sürecinin hız kazanmasıyla komşuluk ilişkilerindeki canlılığın yavaş yavaş ortadan kalkması, emeklilerin toprakla temasının azalması, her gün biraz daha çok topraktan uzak bırakılıp betonla karşı karşıya getirilmesi onların yeni koşullara ayak uydurmasını zorlaştırmaktadır. Tüm bu zorluklar sonuçta emeklilerin yaşlılık psikolojisini olumsuz yönde etkilemektedir.

“Yaşlılık Psikolojisi” başlıklı bir bilimsel makalede ileri sürüldüğü gibi Emekliye ayrılmış yaşlı kişiler için eski durumuna nazaran maddi imkanlarının kısıtlanmış bulunması ve bu yüzden başkalarına daha fazla yük olması da çok mühim bir problemdir. Artık sadece maddi veya bedeni hususlarda değil, aynı zamanda ve hepsinden daha mühim olmak üzere hissi yönden yakınlarının destek ve ihtimamına muhtaçtır. Yaşlı ve genç nesiller arasında dış görünüşteki farklılıklar da genellikle gerginlik yaratır ve iki nesil arasında istikrarsız ve tatminkar olmayan ilişkilere yol açar. (…) bu hale düşmüş olmak şahsın “hiçbir işe yaramadığı” hissine kapılmasına sebebiyet verir (…) yaşlılar kendilerine daha çok teminat verilmesi ve saygı gösterilmesinde ısrar ederler.” (Bkz.”Yaşlılık Psikolojisi”, Yrd. Doç. Dr. Bilal AK, H. Ü. Sağlık İdaresi Yüksekokulu Öğretim Üyesi, Aile ve Toplum Yıl: 1 Cilt: 1 Sayı: 2 Haziran 1991 ISSN: 1303-0256). 

Bu beklenti emeklilerin haklı bir beklentisidir, gençler bunu anlayışla karşılamalıdır; bu, bugünkü genç nesil için bir görev, göz ardı edilmemesi gereken bir yükümlülük olmalıdır. Böyle bir durum emeklilerin refahı konusunda hem yasal düzenlemelerin yapılmasını gerektirmekte hem de ahlaki sorumluluğun genç nesillerce daha yüksek bir düzeye çıkarılması, sorunun ciddiye alınması ihtiyacını doğurmaktadır.  Genç nesil bunun farkında olduğu kadar ve bunun farkında olduğu müddetçe emeklilerin gözünde sağlam, dürüst, güvenilir bir gençlik olarak kalacak, emeklilere umutlu günlerin muştusunu verebilecektir. 

Emeklilere /yaşlılara/ umutlu günlerin muştusunu vermek gençlerin elindedir ve gençlerin hem toplumsal hem de bireysel sorumluluğu altındadır. Gençler, gündemde daha önemli konular var diye buna aldırış etmeyebilir, bunun aksini yapabilirler; böyle bir durumda emekliler çaresiz kalmaya mahkûmdur. Çünkü onlar artık toplumun gelişmesi ve refahı gibi konularda söz sahibi değillerdir, bir bakıma, yaş nedeniyle onların zamanı geçmiştir veya geçmektedir. İşte böyle bir durum, emeklilerin sorunları konusunda gençlerin daha duyarlı olmasını gerektirmektedir.  “O Bir Karga” hikayesi var ya… Sorumluluk sahibi gençler emeklilerin sorunlarını çözmeyi, onlara iyi günler perspektifi yaratmayı bu ya da şu nedenle ertelerlerse eğer, önce “Baba, oğul ve karga” hikayesini okuyup kıssadan hisse çıkarmalıdırlar.  Böyle bir durumda gençler kendilerine dönüp kendi vicdanlarının sesini dinlemelidirler. Zamanında gereken önlemler alınmazsa (emeklilerin refahını sağlayacak mekanizmalar kurulmaz, bu mekanizmaların işlerliği sağlanmaz ise) yarının emeklileri olacak bugünün gençleri yarın, emeklilerin bugünkü durumuna düşecektir.  

Anlaşılacağı üzere Kosova’da emeklilerin bugünkü durumunun daha iyi bir düzeye çıkarılması için genç kuşağın nice yükümlülükleri vardır. Gençler emeklilerin yarınla ilgili kaygılarını ve ümitsizliklerini azaltacak, zamanla bu kaygıları ortadan kaldıracak girişimlerde bulunmalıdır. Bu bağlamda gençler emeklilerin gençlik yıllarındaki boş zaman aktivitelerini tekrarlamaları için mümkün olduğu kadar uygun koşullar yaratmalı, yemek ve uyku saatlerinin düzen içerisinde olmasını sağlamalı, emeklilerin yürüyüş yapmaları için onları cesaretlendirmeli, evde de ev işlerini mümkün olduğunca emeklilerin kendilerinin yapmalarına yardımcı olmalı; emeklilerin sosyal medyayı izlerken aşırılığa kapılmamaları için çaba harcamalı, onların kendi akranlarıyla vakit geçirebilecekleri uygun bir sosyal ortamı sağlamalı ve küçük seyahatler yapmaları için girişimde bulunmalı, emeklilere saygı geceleri düzenlemelidirler. 

Sonuç olarak, emekliler konusunda gençler daha duyarlı olmalıdır. Gençlerin bu konuda duyarlı olmaları, kendi geleceklerine yapacakları ahlaki bir yatırım niteliğindedir. Çünkü güzel, öğretici bir atasözümüz vardır: “Ne ekersen onu biçersin.” Kosova’da bu atasözü burada yaşayan tüm topluluklarda, tüm kültürlerde, tüm dillerde sıkça kullanılan bir atasözüdür, herkesçe benimsenmiştir, adeta Kosova toplumunun malı olmuştur:  “Ne eçersın oni biçersın”, “Shka mjell-korr” , “ Što poseješ to požanješ”  

Çok şeyler anlatan bu atasözünü özellikle genç nesil sıkça hatırlamalı, emeklilerle iç içe olmalı, onlara huzur verici maddi ve manevi ortamlar yaratmalıdırlar.

✎ İskender Muzbeg

İskender Muzbeg 1947 yılında Prizren’de doğdu. Gazeteci, yazar ve hukukçu olan Muzbeg,
1969 yılında çıkan Tan gazetesinin kurucu kadrosunda yer aldı. Ülke içinde ve dışında çok
sayıda dergi ve gazetelere yazdı. Çeşitli hukuk görevlerinin yanı sıra Humanitarian Law
Center kuruluşunda insan hakları araştırmacısı ve avukat olarak görev yaptı. Şiir, hikaye,
roman, deneme, inceleme ve eleştiri gibi edebiyat alanlarında uğraş vermekte, bilimsel
çalışmalar ve tercümeler yapmaktadır. Prizren’deki Doğru Yol Derneğinin aktif bir üyesidir.
İskender Muzbeg’in yayınlanmış sekiz şiir kitabı, bir hikaye kitabı ve bir romanı vardır.
© PRIZMA MEDIUM

“Bu yazı, İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Ajansı (SDC), İsveç ve Lüksemburg Büyük Dükalığı Hükümeti tarafından ortaklaşa finanse edilen Kosova Sivil Toplum Vakfı (KCSF) programı ‘EJA Kosova’ tarafından desteklenmektedir.”