Kosova Cumhuriyeti Meclisi’nin 2001 yılında kurulmasından bu yana, Meclis’in 8’inci yasama dönemi bu yılın 22 Mart’ında oluşturuldu. Anayasa, Meclis’in bir yasama döneminin görev süresini dört yıllık olarak belirlemesine rağmen bugüne kadar hiçbiri böyle bir yetkiyi sonuna kadar yerine getirmeyi başaramadı.  

Sadece son dört yılda, yasama organı üç kez değişti. En kısa ömürlüsü ise sadece bir yıl görev yapabilen 7’inci yasama dönemi oldu.  Son üç yasama döneminde, bugüne kadarki muhalefetin son üç parlamenter seçiminde olağanüstü bir artış kaydederek iktidarda büyük değişikliklere neden olduğunu müşahede ettik. 

İktidardaki değişiklikler kaçınılmaz olarak yasama organlarının oluşumunu coğrafi köken açısından da değiştirdi. Seçim sisteminin genel hükümlerini belirleyen Genel Seçim Yasasına göre, Kosova’da birçok adayın bulunduğu tek bir seçim bölgesi vardır. Tek seçim bölgesinden oluşan böyle bir sistem bir yandan bazı belediyelerin, özellikle büyük belediyelerin daha fazla temsil edilmesine imkan tanırken diğer yandan genelde küçük olan belediyelerin daha az temsil edilmesine sebebiyet vermektedir.  Hal böyleyken son üç genel seçimde Kosova’daki 38 belediyeden sadece 23’ünden milletvekili çıkmış ve Meclis’te temsil edilme imkanı bulmuştur.  

Olağanlaşmış bir halde, Kosova’daki en büyük yedi belediye doğal olarak nüfus yoğunluğundan dolayı en fazla sayıda milletvekiliyle temsil edilmektedir. Bu son üç Yasama Meclisinin her birinin oluşumunun yaklaşık % 60’ı Kosova’nın en büyük yedi belediyesini temsil ediyor. Şüphesiz ki Priştine, hepsinde ama özellikle de son üç yasama döneminde en fazla milletvekiline sahip belediyeler listesinin başında yer almaktadır. Aslında, istatistiklere dayanarak, 6’ıncı Yasama Döneminde Priştine’nin toplam 21 sandalye ile en fazla milletvekili sayısına ulaştığını ve mevcut yasama döneminde (8’inci yasama döneminde) Priştine’den bundan sadece iki milletvekili daha az olduğunu görüyoruz. 6’ıncı yasama döneminde ise Priştine’den 17 milletvekili sayısıyla Mecliste biraz daha az bir temsil söz konusu oluyor.   

Priştine’ye benzer şekilde, ikinci büyük şehir olarak Prizren, son üç dönemde en fazla milletvekiline sahip ikinci belediyedir (6’ıncı yasama döneminde 18 milletvekili; 7’inci yasamada 16 milletvekili ve 8’inci  yasamada  13 milletvekili). İpek, Mitrovica, Yakova, Gilan ve Ferizovik  gibi diğer belediyelerin bu üç yasama Meclisi’nin neredeyse her birinde en fazla on milletvekili vardı.

Öte yandan, daha küçük belediyelerin Meclis’teki temsili ise seçimi kazanan ve daha büyük seçmen kitlesine sahip olan partiler veya koalisyonlar tarafından belirlenmektedir. Örnek olarak 6’ıncı Yasama Meclisi’nde seçimleri PAN koalisyonu kazandığında, nüfus bakımından en küçük belediyelerden biri olan Deçan belediyesi sekiz milletvekili çıkardı. Bunun nedeni ise, AAK’nın bu seçimlerde kazanan koalisyonun partisi olarak Deçan’daki ana seçmen tabakasına sahip olmasıdır. Benzer bir örnek ise Poduyeva belediyesidir, nüfus bakımından küçük belediye olmasına rağmen, mevcut Yasama organında sekiz milletvekili ile temsil edilmektedir. Bu belediyeden bu kadar çok sayıda milletvekilinin Mecliste temsil edilmesi, Deçan belediyesi örneğinde olduğu gibi aşağı yukarı aynı şekilde açıklanabilir. Belediyedeki LVV seçmeninin, özellikle Kasım 2020 erken yerel seçimlerinde kazandığı zaferden dolayı büyük artış göstermesi nedeniyle, 14 Şubat 2021 erken milletvekili seçimlerinde de aynı şeyi yansıtmıştır. 

Milletvekillerinin Öne Çıkan Meslekleri

Kamusal söylemde milletvekillerinin kökenleri veya mesleki ve akademik birikimleri gibi faktörlerin siyasi görüşlerinin oluşumu üzerinde ne gibi etkileri olabileceği konusu çok nadiren yer almaktadır.  Dolayısıyla Meclis çalışmaları alanında da yasa koyucuların akademik ve profesyonel birikimlerinin yasama çalışmalarını nasıl etkilediğine dair çok az araştırma bulunmaktadır. Prensipte, karar vericilerin akademik ve mesleki eğitimlerinin, politika oluşturmaya yaptıkları katkılarda kilit rol oynadığı anlaşılabilir.

Son üç Mecliste milletvekillerinin akademik ve mesleki eğitimlerine ilişkin istatistiklere bakacak olursak, milletvekilleri arasında en çok öne çıkan dört mesleğin ağırlıklı olarak hukukçular, siyaset bilimcileri, doktorlar veya ekonomistler olduğu dikkat çekmektedir.  Mevcut yasama döneminde, bu dört meslek tüm milletvekillerinin yaklaşık %62’sini oluşturmaktadır ve biraz daha küçük bir yüzdeyle, 6’ıncı ve 7’inci yasama dönemlerinde de yaklaşık %53’ü bu dört mesleği icra eden milletvekillerin oluşmuştur.  

İstatistiklere göre, bu son üç yasama döneminde milletvekillerinin çoğu hukuk, ekonomi, tıp, siyaset bilimi alanından geldi ve mühendislik, gazetecilik, pedagoji vb. gibi daha az ifade edilen mesleklerle devam etti.

Meclisin çalışma organları olan ve onlar üzerinden yasama ve denetleme işlevleri görülen Meclis Komisyonları, kendi kapsam ve sorumlulukları dahilinde 40’tan fazla alanda faaliyet göstermektedir. Meclis komisyonlarının çoğunda, bu işlemlere tabi olan yasama dönemlerinin her birinde, meclis komisyonlarının oluşumunda uzman eksikliği vardı. Bu gerçeği daha iyi açıklamak için Meclis Sağlık Komisyonunu örnek alabiliriz. Meclis’in çalışma usulüne göre bir Meclis Komisyonu 11 üyeden oluşuyor ve sadece mevcut mecliste tıp alanından gelen 14 milletvekilimiz var. Bu durum tıbbiyeli olan tüm milletvekillerinin sağlık komisyonunun bir parçası olma imkanına sahip olamayacağını dolayısıyla da uzmanlıklarından yoksun oldukları diğer komisyonların bir parçası olmak zorunda kaldıkları anlamına gelir.

Milletvekilleri arasında sadece “bazı mesleklerin” hakimiyeti, daha birçok alanın uzmanlar açısından açıkta kalmasına vesile olmaktadır. Meclis’in Yasama organı olarak kanun hazırlamakla yükümlü olduğu alanların çeşitliliği, sibernetik, çevre, telekomünikasyon vb. gibi daha spesifik alanlarda uzmanlık eksikliği göz önüne alındığında, bu alanlardaki politikaların kalitesi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.

© PRIZMA MEDIUM