Kosova 10 yıldan uzun bir süredir vize serbestliği için bekliyor. Bu konuda ilk diyalog 19 Ocak 2012 yılında açılmıştı. Bekleyişin ilk adımı ise 14 Haziran 2012 tarihinde atıldı. Avrupa Birliği Komisyonu, vize serbestliği için Kosova’nın alması gereken önlemler ve yerine getirmesi gereken şartlarla ilgili uzun kriterlerden oluşan bir yol haritası sundu. Kosova ‘hallederim’ dedi ve bununla ilgili 2013 yılının Nisan ayında bir Eylem Planı hazırladı. Bu kriterler 4 ana başlıkta, onlarca konuda teknik düzenlemeden ve değerlendirmeci yaklaşımlardan oluşuyordu. Örneğin biometrik pasaporta sahip olmak son derece nesnel ve ölçülebilir bir kriter iken, organize suçla ve yolsuzlukla mücadele oldukça öznel ve değerlendirmeci bir kriterdi. Aslında bunlar bir dizi standart veya Avrupa Birliği ile uyum konusunda kıyaslama noktalarıydı ve Kosova’ya çizilen yol haritasında tam tamına 95 konu, kriter, standart, kıyas noktası veya öneri niteliğinde yerine getirilmesi gereken başlık vardı. 

Çünkü Avrupa Birliği, Kosova vatandaşlarına “gelin bizim güzelliklerimizi serbestçe görün” demeden önce, gelenlerin kim olduğunu; taşıdıkları belgelerin güvenliğini; dönmezlerse geri kabullerini; dönenlerin yerinde entegrasyonunu; sınır kapılarının ve yasal göç kriterlerinin AB müktesebatına göre uygulanmasını; organize suç, yolsuzluk ve terörizmin önlenmesini, keza bunlarla mücadele edilmesini ve serbest dolaşım hakkına riayet edilmesini istiyordu.  Kosova bunları yerine getirmek için azimle çalıştı, kendi içinde çatıştı, komşularıyla pürüzleri gidermek ve dostlarıyla iyi geçinmek için tavizler verdi. Avrupa Birliği sıkıca gözlemledi ve nihayetinde 4 Mayıs 2016 tarihinde dördüncü raporunu verdi.  AB Komisyonu, Kosova’nın tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini değerlendirerek, vizelerin kaldırılması önerisini onayladı. 

Ama konu bununla kapanmadı. Çünkü Komisyon, bu öneriyi AB Konseyi ve Avrupa Parlamentosuna onaylanmak üzere gönderirken, bu arada Kosova, Karadağ ile sınır çizgisi anlaşmasını yapacağını ve organize suç ve yolsuzlukla ilgili sicilini düzelteceğini deyiverdi. Böylece Kosova açısından teknik olarak tüm şartlar yerine getirilmiş oldu ancak Karadağ’la sınır çizgisinin belirlenme meselesi ile organize suç ve yolsuzlukla mücadele konusundaki değerlendirmeci bir kriter ortada kalıverdi.  

2018 yılında olanları hatırlıyorsunuz. Gazlı bombalı Meclis toplantılarının ardından 21 Mart 2018 tarihinde Kosova Parlamentosu, Karadağ’la sınır çizgisinin belirlenme anlaşmasını onayladı.  3 – 4 Mayıs 2018 tarihlerinde de Avrupa Komisyonunun teknik bir misyonu Kosova’yı ziyaret ederek yaptığı incelemeler ve üst düzey temasların ardından organize suçla ve yolsuzlukla mücadele konusunda ‘yeterli’ ilerleme kaydedildiğine kani oldu.  Böylece 18 Temmuz 2018 tarihinde AB Konseyi ve Avrupa Parlamentosu, Kosova’nın vize serbestisine ilişkin yol haritasında tüm kriterleri yerine getirdiğini teyit etti ve sürecin ilerletilmesini önerdi. 

Ama konu bununla kapanmadı. Çünkü mesele daha şimdi, Avrupa Birliği’nin iç mekanizmalarında ve ülke bazlı siyasi süreçlerinde ilerlemeye kalmıştı. Nihayetinde vize serbestisi umudu, gerçek bir beklentiye dönüştü. Velhasıl beklenti gerçekleşmedi. Çünkü değerlendirmeci dahi olsa teknik kriterler doğası gereği uzman ve bürokratların işidir. Belli bir takvime bağlanır ve takvim itildikçe süreç ilerler. Bundan sonrası siyasi kararlara kaldı. Oysa “gerçek” siyasetçiler asla tarih vermez, çünkü verilen tarihler çoğunlukla tutmaz.

Aslına bakarsanız Kosova’nın 19 Ocak 2012 tarihinde başlayan vize serbestisi macerası, 18 Temmuz 2018’de tamamlandı. Tam olarak 6 yıl ve 6 ay içinde teknik, bürokrat ve genel siyasi ekip işini hakkıyla verdi. Süre konusundaki takdir size kalsın, çünkü bir insan hakkı olan seyahat özgürlüğünden çalınan her an, o hakka sahip olan kişinin, hakkının gaspıdır. İlerleme sürecinde hem Kosova hem de Avrupa tarafını takdir etmek lazım. İş, tarih vermeyen ince siyasi ekibe kaldı. Onlarca açıklama ve değerlendirme yine var ama 2018’den sonra somut olarak nasıl bir ilerleme olduğu konusu hep muğlaktı. 

Çünkü siyasiler tarih vermez. Ta ki tünelin ucu görününceye kadar. Son zamanlarda Almanya Başbakanının girişimleri, Fransa’dan olumlu sinyallerin geldiği konusundaki haberler “garanti yok ama bu sefer olacak galiba” dedirtmeye başladı. Peki karşı tarafta ışık var mı? Var! O halde yakın zamanda bazı tarihler de telaffuz edilebilir. Yaşasın, sonuçta özgürce seyahat edebileceğiz! 

*** 

Peki biz sadece vize serbestisi mi istiyoruz? Tabi ki HAYIR!  Avrupa Birliğine de girmek istiyoruz. Ne de olsa “Genç Avrupalılarız.”  İstiyoruz ve çabalıyoruz. Hatta hak ediyoruz. Bu yazı bir önceki cümlede de bitebilirdi belki. Ama yaşanmış bir olayla ilgili kısa bir anekdotu açıklama ihtiyacı doğdu sanki. 

Malum, okulların tatil olmaya yakın döneminden geçtik. Kosova’nın doğa harikaları olan doğal kaynaklara ve oralara mesken tutmuş restoranlara da ziyaretler sıkça oluyor. Bir bakıyorsun ki, garson masayı toplarken üzerindeki tüm çöpleri dereye atıyor. Burası neredeyse derenin kaynağı, başlangıç noktası. Yani dere baştan kirlenmeye başlıyor. Ve bir tepki konulduğu zaman, balıkları besliyoruz diyebilecek kadar pişmiş cevaplar geliyor. Olay bir istisnaydı belki. Çünkü balıkların naylon poşet, plastik şişe veya alüminyum kutu yediklerini hiç bilmiyordum. Ama gerçekti belli ki! Çünkü telef olmuş bazı balıkların içinden bu cisimlerin çıktığını okumuştum. Avrupa Birliğini böylesine isterken, onun geliştirdiği değerleri de paylaşmak lazım. Yoksa kriterleri yerine getirip madalyon gibi camekânlara koymak mesele değil. Kriterleri yerine getirmek bir başlangıç amma yol uzun.

✎ Esin Muzbeg