Kosova ile Sırbistan liderleri arasında Brüksel müzakereleri çerçevesinde yapılması planlanan görüşmeler çözüme yaklaştığımızın bir göstergesi olarak mı okunmalı; yoksa yeni bir tur zaman kaybının mı işareti? Avrupa Birliği, sonuçsuz müzakerelere tahammülümüz ve iznimiz yok dese de gelişmeler aksini göstermiyor.   

Avrupa Birliği’nin kolaylaştırıcı rol üstlendiği Kosova ile Sırbistan arasındaki müzakereler belirli bir duraksamadan sonra yeniden başlıyor. İki ülke arasında nihai bir anlaşmayla neticelenmesi beklenen müzakerelerin sonu konusunda zaman zaman tahmini tarihlerin verilmesine rağmen, tünelin ucunu görmek henüz mümkün olmadı.

Kosova Başbakanı Albin Kurti ile Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic arasında yapılacak olan zirveye bir hazırlık olarak da değerlendirilen 7 – 8 Eylül tarihli Brüksel görüşmelerinde büyük bir ilerleme kaydedilemese bile kayıp kişilerin akıbetinin belirlenmesi için arşivlerin açılması konusunda uzlaşmaya varıldı. Kosova tarafı kayıp kişilerin akıbeti hususunu öncelikli konu olarak sundu. Sırp tarafı yeni tur görüşmelerde kayıp kişilerin yanı sıra, Sırp Belediyeler Birliği, adli konular, serbest dolaşım ve enerji konularının da kapsanmasını talep ediyor. 

Diğer taraftan Avrupa Birliği’nin diyalog için atadığı özel temsilci Miroslav Lajcak, diyalogun devam etmesi konusunda bir uzlaşının olduğunu söyledi. Bu vesileyle teknik düzeyde ikili ve üçlü görüşmeler gerçekleştiriliyor. Lajcak, Priştine ile Belgrad arasında müzakerelerin yapılıp, sonrasında iki tarafın tutumlarında büyük farklılıklar gerekçesiyle bir anlaşmaya varılamadığı durumunu Avrupa’nın kabul etmesinin mümkün olmadığını söyledi. Tam da bu nedenle Kosova ve Sırbistan’ın diyalog temsilcileri Besnik Bislimi ve Petar Petkovic, hazırlık görüşmelerini gerçekleştirdi. 

Ana Konu Kayıp Kişiler 

Kosova tarafı öncelikli olarak kayıp kişilerin akıbetinin belirlenmesi dışında bir konuyu ele almaya niyetli olmadığını gösterdi.  Diyalogdan sorumlu Başbakan Yardımcısı Besnik Bislimi, Sırp tarafıyla, Kosova’nın UÇK ile ilgili olan arşivi dahil tüm arşivlerin açılması konusunda uzlaşmaya vardıklarını söyledi. Bislimi “Sırp tarafı tüm arşivlerin açılması konusunda mutabık olduğunu söyledi. Onlara göre tüm arşivler, Kosova’nın UÇK ile ilgili devlet arşivlerinin de açılması anlamına geliyor. Bunun öncelikle bizim çıkarımıza olduğunu düşünüyorum. Çünkü 1600’den fazla kişinin kalıntılarının olduğu düşünülen bu toplu mezarlarla ilgili bilgi ancak Sırbistan’ın askeri arşivlerinde bulunabilecektir” diye konuştu.  

Ancak Kosova’daki muhalefetten bu uzlaşıya tepkiler geldi. UÇK’nın hangi arşivleri konusu ise tartışma yarattı. PDK Başkan Yardımcısı Vlora Çitaku, bunun bir tuzak olduğunu belirterek hangi UÇK arşivlerinden bahsedildiğini sorguladı. Çitaku, Sırbistan’ın UÇK için tuttuğu arşivlerin şu anda Lahey’de olduğunu belirterek, Kosova’nın UÇK arşivleri mi yoksa başkalarının UÇK için kurguladığı arşivler mi? diye sordu. Vetevendosje Parlamento Grup Başkanı Mimoza Kusari Lila ise bu ani ve saldırgan açıklamaların yersiz olduğunu belirterek bugüne kadar kayıp kişiler ve savaştan sonraki birçok meselenin neden çözümsüz kaldığını gösterdiğini öne sürdü. Kusari – Lila, UÇK değerlerinin korunması konusunda bir yasa tasarısının Parlamentoya taşındığını ve bu tasarıda UÇK arşivlerinden bahsedildiğini söyledi. Kusari – Lila, UÇK’nın bir arşivi yoksa onu bir değer olarak sunan ve yasa tasarısına koyanların açıklık getirmesi gerektiğini ifade etti. 

 Tüm Savaşların Kapanmayan Yarası Olarak Kayıp Kişiler

Tüm savaşlar sonrasında sürdürülebilir bir barış için tarafların savaşta olanlarla yüzleşmesi, affı ve barışmasını içeren bir süreci gerektiriyor. Savaşta akıbeti bilinmeyen ve kayıp olarak nitelendirilen kişiler olduğu sürece barış ve uzlaşma yolunda bir ilerlemenin kaydedilmesi zor. Kızılhaç kaynaklarına göre Kosova’da UÇK ile Sırp güçleri arasında meydana gelen savaşta 1998 ile 1999 yıllarında toplamda 13500 kişi hayatını kaybetti. Savaştaki kayıplar ve kaçırılan kişiler konusunda en detaylı çalışmayı Humanitarian Law Center (HLC) yaptı. HLC raporlarına göre isim ve soy isimleri tespit edilmiş tam olarak 13518 kişi hayatını kaybetti. Öldürülenlerin %76’sı sivil vatandaşlardı.  Bunların 10794’ü Arnavut, 2197’si Sırp ve 527’si diğer etnik topluluk mensuplarına aitti. Savaş sonrasında Kızılhaç’a yapılan başvurularda toplamda 6057 kişi kayıp olarak ilan edildi. Daha sonra bulunan toplu mezarlardan çıkarılan ceset kalıntılarında pek çok kişinin akıbeti belirlendi. Bugün akıbeti henüz belirlenemeyen 1647 kişi kayıp olarak muamele görüyor. Kayıp olanların 1227’si Arnavut, 420’si ise Sırp. Teyit edilememiş iddialara göre bugün kayıp olan kişilere ait cesetlerin bir kısmı Trepça ve Bor maden ocaklarındaki fırınlarda yakılarak yok edildi. 

Diyalog Nasıl Devam Edecek? 

Teknik müzakereler neticesinde ele alınan konularda bir uzlaşmaya varılınca siyasi düzeyde bir anlaşmanın yapılması bekleniyor. Ancak her iki taraf şu anda Başbakan Albin Kurti ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic arasında bir görüşmenin yapılması için yeterince olgunlaşmış bir konunun olmadığı hususunda mutabık.  

Diğer taraftan ABD Dışişleri Bakanlığının çağrısına rağmen Priştine ve Belgrad yönetimi Washington Anlaşmasından çıkan moratoryumu uzatmaya istekli görünmediler. Söz konusu moratoryuma göre Kosova tarafı uluslararası örgütlere üye olmak için yeni girişimlerde bulunmayacak; Sırbistan tarafı ise Kosova’nın tanınmalarının geri alınması konusunda bir kampanya düzenlemeyecek. Moratoryumun uzatılmaması her iki tarafın da bu yönde girişimlerde bulunacağının sinyalini veriyor. Bu yeni girişimler diyalog konusundaki süreci de etkileyecektir. 

Kosova ile Sırbistan arasında nihai bir anlaşmayı öngören müzakereler 2011 yılında başladı. Pek çok teknik anlaşmanın sonrasında nihai ve kapsayıcı bir politik anlaşmayla sona ermesi hedefleniyor.  Kosova tarafı nihai anlaşmanın tanınmayı içermesini beklemekte, Sırbistan tarafı ise tanımayı reddetme tutumunu sürdürmektedir.