• Kural toplumu

Ünlü Alman disiplinini önceden de biliyordum ama bir kural toplumu olduğunu yakından görme fırsatım da oldu. Elbette kurallara uyulmaması durumunda caydırıcı yaptırımlar var ama daha da önemlisi bence kurallara uyma kültürünün yerleşmiş olması. Örnek olarak, tren ve metroların girişinde turnike veya engel bulunmuyor. Ara sıra bilet kontolleri yapılıyor. Ancak kontrol olsun olmasın, neredeyse herkes biletini alıp okutuyor. Yine kırmızı ışıkta geçmeye çalışan neredeyse yok. Yani sırf ceza alma korkusuyla değil, kurallara uymanın herkesin hayatını kolaylaştırabileceği düşüncesiyle hareket edebilmek gerekli. 

  • Eğitim

Kurallara uyma kültürü sadece zorlayıcı önlemler ile olacak bir iş değil. Bunun öğretilmesi ve benimsenmesi de gerekiyor. Gelişmiş bir ülke olabilmek için bireylerin iyi bir eğitimden geçmesi şart. Değişim öğrencisi olmama rağmen, bu programa göre oldukça zor bir eğitimden geçtim ve belki normal şartlar altında yapmayacak olduğum görevleri yerine getirmek durumunda kaldım. İyi bir üniversite sağlam bir eğitimi gerektiriyor. Yine resmi bir görevliye soru sorduğunuz zaman, son derece kibar davranıyor ve mümkün olduğu kadar yardımcı olmaya çalışıyor. Bu da eğitimin bir diğer göstergesi diye düşünyorum. 

  • Bireysel alan ve sadelik

Bireysel alana verilen önemi yurt odalarının tek kişilik olması örneğiyle açıklayabilirim. Bazı binalarda banyo ve mutfak ortak kullanımda fakat odalar mutlaka tek kişilik. Böylelikle herkesin kendine ait bir bireysel alanı var. Çalışmanız veya uyumanız gerektiğinde saatleri kendiniz ayarlıyorsunuz ve bu da verimli bir çalışma için önemli. Sadelik derken, çoğu kişinin sade ama güzel ve sağlıklı bir hayatı var gibi görünüyor. Öte yandan pek kimse bir başkasının işiyle veya hayatıyla pek ilgili değil, başkalarına hava atmak derdinde de değil. Aşırı süslü veya çok gösterişli kıyafetle dolaşan pek fazla kimseye denk gelmedim. Üniveriste hocasının derse bisiklet ile gelmesi de güzel bir örnek olsa gerek.  Tanımadığınız insanların zaman zaman selam vermesi de yine çok medeni bir anlayış. 

  • Temizlik ve çevre

Yine bir önceki başlıkla bağlantılı olarak son derece temiz bir çevre ve çok sayıda yeşil alan var. Bisiklet kullanımı çok yaygın, termik sanraller uzun bir süreden beri kullanılmıyor, alternatif enerji olanakları kullanılıyor. Tren ağı son derece geniş ve trenler ve otobüsler oldukça iyi durumda. Böylelikle insanların arabaya çok fazla ihiyacı kalmyor. Hava da temiz kalmış oluyor. Öte yandan bakımsız ve kimi zaman tehlikeli olabilen sokak hayvanlarını görmek mümkün değil. Atıklar geri dönüşüme uygun olarak farklı çöp kutularına atılıyor ve sokaklarda yeteri kadar çöp kutusu var. Bunun dışında çöp görmek pek mümkün değil. 

  • Test merkezleri 

Covid 19 pandemisi nedeniyle oldukça sıkı önlemler bulunuyor.  Aşı merkezlerinin sayısı oldukça fazla ve bunun yanı sıra neredeyse her mahallede ücretsiz test merkezi var. Bazı etkinliklere gideceğiniz zaman sadece aşı olmuş olmanız yetmiyor aynı zamanda test de yaptırmanız gerekiyor. Örnek olarak, bir öğrenci tur firmasıyla seyahat ettiğimde 3 doz aşım olmasına rağmen test yapmam da gerekti. Böylece içim rahat bir şekilde seyahat etmiş oldum. 

  • Çok kültürlülük 

Dünyanın bir çok yerinden insan görmek ve tanımak mümkün. Böylece farklı kültürden insanlar arasında iletişim kurmak ve önyargıları kırmak hem de gelmiş olduğunuz kültürü sorgulamak mümkün oluyor. Nerede hata yapıldığını ve ne olsa/olmasa daha iyi olabileceğini de görmüş oluyorsunuz. 

“Hiç mi olumsuz bir taraf göremedin?” diye sorarsanız, sokakta yaşayan insanların oldukça fazla olması örneğini verebilirim sanırım. Öte yandan, yukarıda bahsettiğim bireysellik size hitap etmiyorsa, buradaki insanları biraz soğuk bulabilirsiniz.  Nasıl baktığınza göre değişebilecek bir yorum. 

***

Almanya, yakın tarihiyle insanlık için başlı başına önemli bir ders gibi. Her iki Dünya Savaşı’nın da kaybeden tarafıydı, fakat muhtemelen tarihten çıkardıkları dersler sayesinde günümüzde Avrupa Birliği’nin en büyük ekonomik gücü. Bu nedenle savaş yaşamış olmak bir bahane olmaktan çıkıyor. “Neden tüm insanlar, özellikle de gençler oraya gidip yaşamak istiyor?” sorusunun cevabının bu bilgilerde ve daha fazlasında saklı olduğunu düşünüyorum. O yüzden belki çok daha uzun uzadıya konuşulabilecek bu konuyu, mümkün olduğu kadar kısaca paylaşmak istedim. Örnek alabilecek olanlarımızın olması umuduyla…

✎ İbrahim Ömer

İbrahim Ömer, Priştine doğumludur. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur. Halen Uludağ Üniversitesi Kamu Hukuku bölümünde doktora tez çalışmalarına devam etmektedir. Temel ilgi alanları, anayasa hukuku, insan hakları ve topluluk haklarıdır. 
© PRIZMA MEDIUM