Fotoğraf: Agon Dana/DokuFest

Bu program kapsamında Manifesta 14 Priştine, Dokufest işbirliğiyle Pazar günü Onarım ve Direniş Manzaraları konulu bir tartışma gerçekleştirdi. Wild Relatives filminin yönetmeni, aynı zamanda sanatçı-heykeltraş olan Jumana Manna, Manifesta 14 Priştine’nin yaratıcı aracısı Catherine Nichols ve Dokufest’in sanat yönetmeni Veton Nurkollari ile ilginç bir tartışma yürüttü. Bu tartışma, onu takip etmeye ve tartışmanın bir parçası olmaya gelen insanlarla dolu açık bir ortamda yapıldı.

Yönetmen ve heykeltıraş Jumana Manna, sanatsal çalışmaları ve Wild Relatives filmini oluşturma fikri hakkında konuşurken, tarım endüstrisinin tarihsel olarak birbirine bağlılığından – nasıl tezahür ettiğinden ve tarihin günlük hayatta, nasıl canlı olmaya devam ettiğinden her zaman etkilendiğini söyledi. Film, tohum korumanın endüstriyel biçimi ile bunların üretimi arasındaki ilişkiyi yansıtıyor, ancak film aynı zamanda daha çok “grassroot” (topluluk temelli) bir model olan daha organik bir tohum koruma yaklaşımıyla karşı karşıya kalan bir çiftçinin hayatını da gösteriyor, ki bu durum filmin yönetmeni için biraz soyut kalıyor. “Çiftçinin rolü aracılığıyla fikir, Filistinlilerin toprağı işleme konusundaki bilgilerini, toprağın işlenmesiyle çalışırken diğer nesillere aktarma biçimini yansıtmaktı. Toprağı işlemek, Filistinlilerin bugün bile sonbahar mevsiminde yaptığı bir iştir. Aslında film, Filistinlilerin, İsrail tarafından dayatılan ve belirli toprakları işlemelerini yasaklayan doğa koruma yasasıyla nasıl savaşmaya karar verdiklerini gösteriyor. Buradaki fikir, toprağın ekiminin, bu durumda tohumların nasıl siyasallaştırılabileceğini ve bir rejime karşı bir halk direnişi biçimi olarak kullanılabileceğini göstermektir.” 

Öte yandan Manifesta 14’ten Catherine Nichols, Dokufest için bu özel programı ve bu edisyon için Dokufest ile işbirliği yapmaya nasıl karar verdiklerini anlattı. Nichols, Veton Nurkollari ile yaptıkları sohbette, hayatta kalmayı anlatan ama farklı biçimlerde filmler yapmak konusunda aşağı yukarı aynı fikirde olduklarını gördüklerini söyledi. Ona göre, Manna’nın filmi, çatışma anlatılarından ne olursa olsun nasıl çıkabileceğimizi gösteren filmlerden biri. Diğer şeylerin yanı sıra Nichols, “Bir şekilde, çatışma ve şiddet anlatıları içinde kalmak için değil, çözümler bulmak için belki de hayal bile edilemeyen bir çıkış yolu düşünmeliyiz” dedi.

Dokufest’in bu edisyonunun teması nasıl belirlendi?

Veton Nurkollari, Manna’nın filmi ve hayatta kalmayla ilgili fikir teatisinden sonra, Dokufest’in bu yılki edisyonunun ana temasının seçimine nasıl geldiklerini de anlattı. Ayrıca Dokufest ekibinin tema belirlenmesine kadar yaşadığı zorluklardan bahsetti.  Nurkollari, “Geçmişte genellikle olmayan, bu yılın temasına karar verdiğimizde programın çoğu zaten belirlenmişti. Ancak yarışan filmleri izleyerek keşfettiğimiz şey, çoğunun hayatta kalma temasıyla işlendiği ve onları seçerken bu unsurun farkında olmadığımız oldu” dedi. 

“Şu anda, çoğu filmin bu konuyu ele aldığını görmek bizim için ilginç oldu. Bu yüzden programı bu konu ile hazırlamaya başladık ve tam da bu zamanda bu konuyu ve bu varoluşsal soruyu seçme nedenimizi açıklamaya ve sunmaya çalıştık. Ancak bu soruyu ve konuyu gündeme getirmek için kritik bir zamanın olduğunu düşünüyorum”.

Panelin sonunda panelistler, savaş, iklim krizleri gibi yüzleştiğimiz birçok sorunun karşısında alternatif bir gelecek üzerine düşünmek ve yansıtmak için kritik bir anda bulunduğumuzu vurguladılar.

© PRIZMA MEDIUM