Fotoğraf: PM

Çok basit engeller onların hayatını zindana dönüştürüyor olabilir. Hafife alınan duyarsızlıklar onların önüne bariyerler örebiliyor. Çünkü kapı tutacağı onun erişemeyeceği bir yerdedir. Tuvalet kullanamayacağı biçimdedir. Yoldaki bir kaldırım engeli, onun aşamayacağı kadardır. Göremediği için çarpandır, çarpılandır. Görülmediği için marjinalleştirilmiş olandır. Onlar aslında marjinal değil, sadece marjinalleştirilmiş olanlardır. Kenara itilen ve kenarda tutulanlardır. Toplumun önemli bir parçası olan, ufak bir ilgiyle ve gayretle topluma katılabilen insanlardan bahsediyoruz. Çok kolayca onlara ‘engelli’ diyoruz. 

Bir dezavantajları var. Kimisi görmüyor, kimi tekerlekli sandalyede, kiminin de başka bir engeli var. Ama toplumda yaratılacak bir duyarlılıkla, sağlanacak bir imkanla bu engeller ortadan kalkabilir. Ya da en azından hafifletilebilir. Bu dezavantajlı grupların yaşam kalitelerinin artırılması ve toplumsal hayata kolayca katılabilmeleri için izlenmesi gereken politikalar ve yapılması gerekenler hakkında bir fikir teatisi toplantısı düzenledik.  

Prizma Medium kapsamında, Adelina Hasani tarafından yönetilen toplantıda engelli kişilerin sorunları ele alınırken, ne yapılması gerektiği konuları da istişare edildi. Prizren kenti nezdinde en temel sorunlar arasında ulaşım ve erişim dikkat çekti. Sorunlar, kentin yol altyapısı ve binalarda asansörlerin olmayışından tutup da park edilen araçların işgal ettiği alanlara kadar farklı türlerde ve boyutlarda boy gösteriyor.  

En büyük sorun ulaşım ve erişim 

Farklı kategorilerde dahi olsa engellilerin birçok ortak sorunu var.  En büyük sorunların başında ulaşım altyapısı ve hizmetlere erişim meseleleri geliyor. OPDMK (Organizata e Personave me Distrofi Muskulare e Kosovës) Derneğinden Resmije Rahmani bunu şöyle ifade ediyor: “Çünkü her şey erişim ile ilgilidir. Buraya gelmek için bile evden çıkmak lazım ve bazen evin kendisi bile bir engeldir. Kosova yeni bir ülke, evet, ama evimize veya evimizden bir yere erişim için asgari şartları bile henüz sağlayamamış durumdayız. Erişim dediğimiz zaman iki üç merdivenden bahsetmiyoruz. Kapılar, eşikler, uygun tuvaletler, yeterli hareket alanı gibi pek çok faktör vardır.” 

Erişimin evden başlaması gerektiğini kabul ettiğimizde, devletin desteğinin de buradan başlaması gerekir. Çünkü evinden çıkamayan bir kişi için şehre yapılan yatırımlar çok iyi olsa dahi boşuna olacaktır. Rahmani bu boşunalığı gözler önüne seriyor: “Biz evden çıkamaz durumda isek, eğitim için okullara da gidemeyeceğiz, toplumsal hayata da katılamayacağız, istihdamdan ise hiç bahsedemeyeceğiz.”  Engelli bir kişinin evden çıkabilmesi için gerekli şartların oluşturulması özel bir mesele olarak görülebilir. Ama aslında değil. Bu yüzden engelli kişilerin en temel taleplerinden biri ailelerin bu açıdan destek görmesidir. Engelli bir bireyin yaşadığı aileler için uygun asansörler, standartlı rampalar, geniş kapılar, uygun tuvaletler gibi standartların sağlanması şart. 

Şehrin ulaşım altyapısı 20 yıl önce akıl almaz derecede berbattı (ishte tmerr). Bu durumu düşündüğümüzde pozitif yönde ilerlemelerin olduğunu görüyoruz. Ancak gene de çok fazla eksiklik var. “Ben Kosova’nın diğer şehirlerini de gezdim. Oralardaki durumlar da vahim” diyen Rahmani, Prizren’in en azından merkezinin erişilebilir olduğunu söyledi. Ama şehir sadece merkezden ibaret değil. İnsanların bu konulara olan farkındalığında ve duyarlılığında da sorunlar var maalesef. Rahmani “Araçlar yolu engelleyecek şekilde park ediliyor. Bunu bilinçli olarak yaptıklarını söylemiyorum. Bilerek yapmıyorlar. Ama anlamıyorlar. Vatandaşlarda daha fazla anlayışa ve duyarlılığa ihtiyaç var.”   Diğer bir engelli birey Türkan Başa ise bu duruma şöyle dikkat çekiyor: “Yeni yollar yapılırken engellere çok dikkat edilmeli. Park edilen araçlar yolumuzu kapatıyor. Araçlar yol vermiyorlar.” 

Prizren’i diğer şehirlere göre daha erişilebilir bulan aktivistlerden biri de Agron Kude. Ona göre  eksikliklere rağmen Prizren, engelli kişiler için diğer şehirlere göre daha iyi durumdadır. Burada yerel yönetimin de katkısı oldu ama çeşitli derneklerin de aktiviteleri oldu.  

Özetle söylersek hangi kategoride olursa olsun engelli bireylerin karşılaştığı çokça sorun var. Ama özellikle engelli kadınlar için durum çok daha vahim.  Erkekler bir şekilde arkadaşlarıyla, dostlarıyla bir yerlere gidebiliyor. Kadınların durumu ise daha kötü. Eğitim alamadıkları gibi, toplumsal hayata da katılamıyorlar.  21. Yüzyılda bunu yaşamak gerçekten karanlığa gömülmektir.

Aile kurmanın hayali bile kurulamıyor 

Rahmani’ye göre engellilerin toplumsal hayata katılması, bir aile kurması, gündeme bile getirilemeyen bir konudur. Burada ailelerin bir engel koyduğunu söyleyemeyiz ama konu gündeme bile getirilememektedir. Rahmani, “Bana hiç kimse evlenemezsin veya aile kuramazsın demedi. Ama öyle bir durumdayız ki, hakkımız yokmuş gibi bu konuyu düşünemeyiz bile… Kosova’da savaştan sonra sadece 2 evliliğin olduğunu biliyorum. Hepimiz bekarız” diye konuştu. 

Özel ihtiyaç sahibi bireylere Batıda olduğu gibi uygun şartların yaratılması için hem maddi hem de manevi desteğin sağlanması lazım. Bu konuda herkes hemfikir. Aktivist Agron Kude ise engellilerin de bazı bariyerleri kırması gerektiğini söyleyerek şöyle konuştu: “Tabu olan bazı konular var. Bunlar ailelerden de kaynaklanıyor olabilir. Engellileri marjinalleştiriyorlar, damgalıyorlar, susturuyorlar… Bu bir olgudur. Bu konular hakkında az konuşulur ama vardır.”  

Sosyalleşme konusu engelliler için önemli handikaplardan birini teşkil ediyor. Sosyal hayata katılmakla ilgili sorun, pek çok başka konu ile ilişkili. En başat sorunun ulaşım ve erişim olarak ortaya çıkmasına rağmen, bunu izleyen diğer sorunlar da oldukça hayati bir noktada duruyor. İstihdam olanaklarının sınırlılığı, engellilerinin hem ekonomik hem de sosyal hayata katılmasını engelliyor. Uygun bakım evlerinin ve sağlık hizmetlerinin sağlanamaması da engelliler için zaten zor olan hayatlarını daha da zorlaştırıyor.  

Aktivist Agron Kude, “Birinci sorun erişim, ondan sonra ise istihdam konusu gelmektedir. İstihdam için bir ilan olduğu zaman, ona erişim de önemli. Çünkü eğer erişemiyorsan, başvuramazsın da. Kurumlarda genel olarak erişimin olduğu söyleniyor ama bu olduğu anlamına gelmiyor. Çünkü erişim park yerinden tutup da tuvaletlere kadar bir konuyu kapsıyor. Bu çok temel bir noktadır” diye konuştu.   

Fotoğraf:PM

Bazen çok küçük gibi görülen veya gözden kaçan bir detay engelliler için çok büyük sorunlar yaratabiliyor. Örneğin Taş Köprüsüne geçişte eskiden var olan taş döşemeli yol düz bir geçiş sağlıyordu. Asfaltlama çalışması yapılırken bu taş kaldırım kaldırıldı. Böylece köprüye erişim ile asfalt yol arasında bir basamaklık engel oluştu. Kimsenin görmediği, karşısına çıkınca bir adımla atladığı bu engel, engelli bireyler için bir duvar örülmüş kadar sorun yaratabiliyor.  

Köylerde durum çok daha kötü. Özellikle kızlar için. Toplumda yeterli bir duyarlılık ve bilinç olmadığı için eğitim ve sağlık gibi en temel hizmetlere erişimin bile sağlanamadığı durumlar var.  Ailelerle birlikte çeşitli psikolojik destek programlarına katıldıklarını ifade eden Resmije Rahmani, ancak bunların pratikle de desteklenmesi gerektiğini belirtiyor. Ayrıca bakım yerlerinin oluşturulması gerektiği gibi profesyonel bakıcılara da ihtiyaç var. Çünkü kas veya iskelet sisteminde sorun olan bir bireyin yaralanması halinde tedavisi de çok daha zor oluyor. Rahmani bu kaygısını şöyle ifade ediyor: “Biz yaralanmaktan çok korkuyoruz. Eğer ciddi bir yaralanma söz konusu olursa bunun geri dönüşü yok.”

Hiçbir şehirde engelli bireylerin sosyalleşmesini sağlayacak ve günlük buluşma yerleri olarak kullanılabilecek merkezler yok. Hiçbir şehirde entegrasyon hizmetleri verebilecek merkezler de yok. 

Bakım ve topluma entegrasyon hizmetleri için tüm yükün ailelere kaldığını belirten Rahmani,  “Ailelerimiz  yaşlanıyor. Onlar öldükten sonra ne olacağını bilemiyoruz. Biz Shtimlje’deki merkez için değiliz. Ama başka yer de yok. Profesyonel bakım sunan bir yer yok. Bu insanlar ne yapar. Ailelerin en büyük endişesi onlara bakan büyükler ölünce ne olacağı konusudur. Onlara bakım sağlayan aile yakınları, kardeşleri veya kız kardeşleri olmayan engelli kişilerin sonunun ne olacağı konusu çok acı ve endişe vericidir” dedi. 

Toplumun bir parçası olan engelli bireylerin, topluma katılabilmesi için hem merkezi hem de yerel düzeyde yapılması gereken çok şey var. Basit bir kaldırım engelini aşmak gibi konular küçük görünse bile yarattığı engeller oldukça büyük. Bu yüzden hem yerel hem de merkezi düzeyde kapsamlı bir politika geliştirilmesine ve uygun standartlar çerçevesinde uygulanmasına ihtiyaç var. 

Öncelikle engelli bireylerin yaşadıkları evlerde asgari şartların oluşturulması için devletin çeşitli hibe programları ile destek olması önemli görülüyor. Çünkü engelli bir birey evden çıkamadıktan sonra, şehirde sağlanan hiçbir imkana da erişemeyecektir. 

Engelli bireylerin beklentisi, evlerden sokağa adım atıldıktan sonra, sokakların ve kurumların da erişilebilir olmasıdır. Yollar, kaldırımlar ve asansörler kadar, kurumlardaki gişeler, sağlık merkezlerindeki hidrolik masalar ve benzeri teknik şartlar da önem arz ediyor. Belediyeler nezdinde kurulacak günlük bakım merkezleri ve istihdam olanakları bu bireylerin sosyal hayata katılması için bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Bazı konularda yasal düzenlemelerin olmasına rağmen uygulama eksikliği var.  İstihdam konularında olduğu gibi. 

Bilinçsizliği ve duyarsızlığı önyargılar da takip ediyor

Bilerek olmasa bile bilinçsizce yapılan davranışlar engelli bireylerin hayatlarını zorlaştırıyor. İsteyerek yapılmasa bile engellilerin hayatlarına duyarsız kalan uygulamalar onları dar alanlara mahkum ediyor. Bütün bunları önyargılar da takip ediyor. Çünkü onlar engelli olduğu için yazı yazmayı da bilmez gibi bir önyargı takip ediyor. Aktivist Agron Kude, “Hastanede: Doğum tarihini biliyor musun?  Bankada: Parmak izi cihazı getirelim mi? gibi sorularla karşılaştık” diyor.   

Oysa ki engelliler çeşitli kurslarla çeşitli beceriler de elde ettiler. Eğer uygun bir merkez olursa orada kendilerini daha da geliştirebilirler. Rahmani “Çeşitli zanaatlar konusunda kurslara da gittik. Bu merkezlerde bunlar icra edilebilir. Burada ekonomik kazanç da olabilir. Çok fonksiyonlu bir merkez olabilir. Kimin neye bir eğilimi varsa kendini orada bulabilir. Birbirini anlayan insanlarla bir araya geldikçe birbirimize destek olabiliriz. Biz bu sorunları aşmak için birbirimize destek olmalıyız. Çünkü kimse tek başına bir şey yapamaz” dedi.  

Engelli bireylerin şehre ve hizmetlere erişim sorunlarından başlayıp, bakım ve entegrasyon merkezlerinin eksikliğine, erkek egemen söylemin ayrımcılığına kadar pek çok sorunu bulunuyor. Rahmani, “Engelli kadınların daha büyük sorunları var. Kosova’da genel olarak kadın ve erkek eşitliğinin olmadığını söyleyebiliriz. Bu eşitsizliğin içinde gene engelli kadınlar ve engelli erkekler arasında daha fazla bir yakınlık veya eşitlik olduğunu söyleyebiliriz” diyerek toplumsal cinsiyet ayrımcılığının dışardan verili haline dikkat çekiyor. Tıpkı toplumun engelli bireylere dışardan baktığı gibi. Rahmani’nın “Ben 35 yıldır, tekerlekli sandalyede yaşıyorum. Bir günü bu sandalyede geçirmeyi tahayyül edin. Sonra 35 yılın böyle nasıl geçeceğini düşünün” ifadeleri bu meselelerle boğuşan insanlarla empati kurmaya ve konuya içten bir bakış atmaya fırsatı veriyor.  

© PRIZMA MEDIUM

“Bu yazı, İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Ajansı (SDC), İsveç ve Lüksemburg Büyük Dükalığı Hükümeti tarafından ortaklaşa finanse edilen Kosova Sivil Toplum Vakfı (KCSF) programı ‘EJA Kosova’ tarafından desteklenmektedir.”