Kalenin Restorasyonuna Bir Bakış
Kültürel miras değerlerinin korunması için yapılan çalışmalar, aslında bu değerlerin özgün ve mevcut yapılarının mevcudiyetlerini sürdürebilmeyi amaçlamalıdırlar. Burada İngiliz filozof ve sanat eleştirmeni John Ruskin’e kulak vermek gerekir. Ruskin’e göre “restorasyon bir anıtın başına gelebilecek en büyük kötülük, tümüyle bir yıkımdır. Mimaride en güzel ve en büyük olanı restore etmek bir ölüyü canlandırmak kadar olanaksızdır. Bu doğrultuda, bir yapının özgün niteliklerinin korunması için Ruskin, “eski anıtı büyük bir ihtimamla gözleyiniz. Taşlarını sayınız, dağılmaya başlarsa demirle telle bağlayınız, yıkılmayı önlemek üzere payandalar koyunuz, onu kurtarmak üzere yaptığınız şeylerin çirkinliğiyle meşgul olmayınız; bir koltuk değneği bir uzvu kaybetmekten daha değerlidir” önerisinde bulunur. Bir diğer ifadeyle, bir yapıyı korumak, bedeli her ne olursa olsun onun özgün yapısını olabildiği kadar geleceğe aktarmaktır. Prizren Kalesi’nde yapılan restorasyon çalışmaları ise belirli ölçüde bu amaca hizmet etmiş olsa da, bazı müdahaleler kalenin özgün dokusunu zedelemiştir.