Fotoğraf: Suer Celina

Rom kültürü ve tiyatrosunu ve de bununla sınırlı olmayan daha nice etkinlikleri, sanatçı bir aileden gelen Fatmir Menekshe’yle konuştuk. Prizren’deki Rom topluluğunun diğer topluluklara da yansıyan katkılarından bahsettik. Rom dilinin Prizren Belediyesinde kullanımdaki resmi dil statüsünün kabul edilmesini birlikte kutladık. Tiyatro sanatçısı, aynı zamanda Romano Avazo Radyosunun Yayın Yönetmeni Fatmir Menekshe, Rom kültürünün zenginliğinden bahsederken, gizli kalmış değerlere de dikkat çekti.

Rom topluluğundan bahsedince müzik ve sanat olmazsa olmaz olarak karşımıza çıkıyor. Sizler de bu işin içindesiniz. Rom dilinde bu etkinliklerin içinde olmakta karşılaştığınız zorluklar neler, başarılar ve avantajlar nelerdir?  

Rom topluluğu sadece müzik ve sanatla uğraşmıyor, ama bunlar belki de en fazla öne çıkan ve parlayan alanlardır. Diğer taraftan Romlar entelektüel ve akademik alanlarda da kendini göstermişlerdir.  Rom topluluğu, diğer topluluk veya milletlere kıyasla belki de kültür konularına özel bir ilgi göstermektedir.  Topluluk içinde çocuklara, bu kültürel değerlerin aşılanması konusunda ayrı bir hassasiyet vardır. 

Sorunlara geçmeden önce, Rom topluluğunda müziğin neden bu kadar iyi olduğunu veya neden bu alanda ünlü olduğumuzu kendi mantığıma göre ifade etmek isterim.  Romlar çok fazla göç eden bir topluluktu. Değişik tarihsel zamanlarda, yüzyıllarca, farklı halkların müzikleriyle tanıştılar. Hindistan’dan çıkıştan itibaren, bugünlerde Avrupa’ya kadarki yolculukta yüzlerce farklı kültürle ve yüzlerce farklı müzikle karşılaştılar. Bu bölgelerde yaşamları boyunca, bu müziklerin çeşitliliğini ve zenginliğini kendi kulaklarına miras olarak aldılar ve böylece Rom müziği daha da zenginleşti. Bir Rom melodisinde, diğer halklara göre çok sayıda renk, nüans ve uyum vardır. Bu yüzden bir enstrümana dokunan “Roman parmağı” dediğimiz şey çok daha seçkin bir karaktere sahiptir. Bana göre bu durum Rom müziğinin neden bu kadar zengin olduğunun göstergesidir. Çünkü kendi içinde, Arnavut, Türk, Arap, Fars, Hindu, Slav ve yaşadıkları her bölgenin müziğini barındırır. 

Sorunlara gelince ise, desteğin daha büyük bir seviyede olması gerektiğini düşünüyorum. Bu çerçevede belki de kendi topluluğumuza ve hatta kendimize bir öz eleştiri yapmamız gerekiyor. Çünkü bu konular hakkında milli bir bilinç ve vicdan geliştirilmelidir. Çünkü her şey parayla olmaz. Gönüllülük ve milli bilinç müzik kültürü veya diğer kültürlerin aşılanmasını bir adım ileriye taşıyacaktır.  

Bugüne geldiğimiz zaman akademik alanda müzikle ilgilenen kişiler vardır. Bunlardan topluluğa daha büyük katkılar bekliyoruz. Rom kültür ve sanat derneği “Durmish Asllano”nun zamanında müzik, kültür, dil gibi konularda yapmış olduğu katkıların benzerlerini bugün diğer Rom topluluk mensuplarından da beklemekteyiz. Kültürel konular söz konusu olunca bir destek eksikliğini görüyoruz.  Ayrıca topluluk mensuplarında kendi milli değerlerinin korunması ve yaşatılması için bir ücret ve kâr beklentisi olmaksızın geliştirilmesi gereken vicdani sorumluluk olmalıdır diye düşünüyoruz.  

Rom sanatçılar, Doğru Yol Derneği, Agimi Derneği gibi derneklerin kuruluşlarından beri katkı sağlıyorlar.  Biraz da Rom topluluğunun bu deneyimlerinden bahseder misiniz? Diğer topluluklarla olan sanat ilişkisi nasıldır? 

Evet, ne mutlu bize ki Rom topluluğu başka topluluklara da katkı sağlayan müzisyenlere sahipti. Örneğin benim dedem Rexhep Karaçi, Eski Yugoslavya çapında armonika enstrümanını çalan çok ünlü kişilerden biriydi. Çok üst düzey törenlerde ve eğlencelerde çalgıcılık yaptı. Aynı zamanda müzik orta okulu olan Lorenz Antoni’de ders vermekteydi.  “Doğru Yol” Türk Kültür Sanat Derneğinde ve belki de onun kuruluşunda katkı sağlayanlar vardı.  Şimdi de Rom topluluğunun bir mensubu olarak Dashni Veshall, Doğru Yol Derneğinin bir konser etkinliğinde adeta bir orkestre şefi gibi hizmet vermektedir. “Agimi” ve “Şarski Behar” gibi kültür sanat derneklerinde de kendi katkılarını sunan Rom topluluğu mensupları bulunmaktadır. Arnavut, Boşnak ve Türk halk müziklerinin icra edilmesinde Rom topluluğu mensupları da katkı sağlamaktadır. Bu durum sadece Prizren’de değil, Rom topluluğunun yaşadığı her yerde olmuştur. Romlar, diğer toplulukların müziklerinin gelişimine de destek vermişleridir. 

Siz aynı zamanda tiyatro sanatçısınız. Rom dilinde tiyatro yapmakta karşılaştığınız durumlar nelerdir? Başarılar ve karşılaşılan zorluklardan tutup da teknik ekipman, alan ve insan kaynağına kadarki aşamalarda neler yaşıyorsunuz?  

İlk önce tiyatronun başarılarına değinmek isterim. Prizren Rom tiyatrosu yeni adıyla “Nexhip Menekshe” Rom Tiyatrosu, Kosova Cumhuriyetinde amatör tiyatroda, tiyatro yapısına sahip ve çok büyük başarılar elde etmiş belki de tek tiyatrodur. Bölgede de en iyi gösterileri yapmış bir tiyatroyuz. Çünkü bizler çeşitli festivallerde yer alıyoruz ve kıyasladığımızda diğer oyunların da kalitesini görüyoruz. Bunu bir mütevaziliğe sığınmadan söylüyorum. Çünkü şu ana kadar sağlanan kurumsal destek ve gençlerdeki gönüllülük esintisi tiyatro sanatı konusunda gelişmemize katkı sağladı. 

Bu Rom tiyatrosu 1989’dan bu yana Prizren’de varlığını sürdürmektedir. Rom topluluğunun dilinin ve kültürünün geliştirilmesi için bir araçtır. Tabi ki zorluklar çoktur ama başarılar bu zorlukları aşmanın bir yoludur. Benim için başarı bu tiyatronun katıldığı pek çok festivalde aldığı sayısız ödüle sahip olmasıdır. Tiyatromuzun aldığı ödüller arasında en iyi oyuncu, en iyi rejisör gibi alanlar var. Tiyatromuzun monografisinde, her oyun ve onunla ilgili içerikler, aktörler ve diğer konular hakkında geniş bilgiler bulunmaktadır. Bu da başarının göstergelerinden biridir. 

Her zaman şunu söylüyoruz, zorluklar konuların daha ciddiye alınması meselesidir. Rom tiyatrosu yılda bir oyunu sahneye koyar dediğimiz zamanlar geçti. Artık belki de iki ayda veya üç ayda bir tiyatro yapma zamanıdır. 

Fotoğraf: Suer Celina

Bunun için kapasite durumu nedir, yeni yetenekler var mı ve eğitim verilebiliyor mu? 

Tabi ki yetenekler var, ancak ciddi bir destek yok. Çünkü sizlerin de bildiği üzere kültürel faaliyetler ancak sübvansiyonlar aracılığıyla hem yerel hem de merkezi düzeyde desteklenerek gerçekleştirilebilir.  

Ne gibi destekler var, kurumsal destekler söz konusu mudur; yoksa proje bazlı destek mi alıyorsunuz?  

Şu ana kadar tiyatro olarak kurumlardan böyle kurumsal destek için herhangi bir anlaşmamız olmadı. Ama bir proje olarak bir oyunun desteklenmesi için dernek olarak başvuruyoruz. Bu başvuruda bir tiyatro oyununu sahneye koymak istediğimizi veya belli değerleri geliştirmeyi ya da tiyatromuzun kapasitelerini geliştirmek istediğimizi belirtiyoruz. Bunu gayet profesyonel bir biçimde yapıyoruz ama bazen bütçemize müdahale ediyorlar. Bu da hedeflerimizi doğrudan etkiliyor. Hedeflere müdahalenin olması da projenin yarım olmasına neden oluyor. Biz sonuç olarak desteklenen fonlarla bir tiyatro ortaya koymayı beceriyoruz ama sonrasını getirmek, tanıtımını yapmak, bir turneye çıkmak imkansız oluyor. Bir tiyatro oyununu gerçekleştirmede de zorlanıyoruz aslında. Çünkü tiyatromuzda yeni bir kuralı işletmeye başladık. Bu da rejisörün mutlaka profesyonel olmasını veya tiyatromuzun dışından yeni bir esinti, yeni bir bilgi ve yeni bir tecrübe getiren birinin olmasını istiyoruz. Böylece kendi tiyatro grubumuzu geliştirmek istiyoruz. Bu durumlarda bazen maliyetin büyük kısmı sadece rejisöre gidiyor. Lojistik, sahne tasarımı, kostüm, koreografi ve buna benzer diğer konular herhangi bir projeyle veya bütçeyle desteklenmemiş olarak kalıyor. Bu durum temel amaca ve hedefe de zarar vermiş oluyor, kaliteli bir gösterinin olmasını engelliyor. Bir oyunu sahneye koyduğumuz zaman, sadece bir oyun çıkarmak istemiyoruz. Aynı zamanda gerçekten ilerleme ve kaliteli bir iş çıkarmayı istiyoruz. 

Bu vesileyle son oyunumuzdan bahsetmek istiyorum. Belki profesyonel tiyatroyla kıyaslamamız lazım ama gerçekten çok iyi bir konu bulduk, onu iyi işledik ve hayatını kaybetmiş kadınlara adadığımız bir oyunu sahneye koyduk. Amacımız, feminist bir havayla hem kadın hem de Rom topluluğu kadınlarının durumu hakkında bir hassasiyet yaratmaktı. Böyle bir şey diğer amatör veya profesyonel tiyatrolarda ele alınan bir konu değildi. Biz bir tiyatro oyununu, kadınların oldukça zor olan hayatları hakkında hassasiyet yaratmaya adadık ve böylece erkekler olarak kadınlarla dayanışma içinde olmak istedik. Böylece ileride kadın cinsiyetine karşı olan bu ataerkil yaklaşımını değiştirmek istedik. Demek isterim ki, profesyonel olmasak bile Rom topluluğunda kalite eksikliği yoktur. Kaliteli bir rejisörün çabasıyla, kaliteli bir oyun ortaya koyabiliyoruz. 

Teknik şartlar ve alan kapasitesi durumu nedir? 

“Bekim Fehmiu” profesyonel tiyatrosu ile oldukça iyi bir işbirliğimiz vardı. Şu ana kadarki tüm müdürlere teşekkür etmek isterim. Çünkü bize çalışmamız için izin verilen alanın dışında, tiyatromuzun gelişmesi için kendi katkılarını da sunmuş oluyorlar.  Onların, Rom tiyatrosunun da gelişmesine gösterdiği dostça yaklaşımın değeri ölçülemez. Bu konuda bir sorunumuz yok. Doğal olarak bu profesyonel tiyatro ile daha fazla işbirliği yapmak ve daha fazla çalışmak isterdik. Ancak biz de bir kuruluşuz onlar da ayrı bir profesyonel tiyatro. İşbirliğimiz bizim yapacağımız bir oyun sırasında orada çalışmakla ilgilidir. Eğer daha fazla oyun hazırlayabilmiş olsaydık o zaman daha fazla çalışma fırsatı da bulurduk ve daha fazla tecrübe paylaşımı olurdu. Alan söz konusu olduğunda bizim kuruluşumuzun da bir yeri vardır. Metin provaları ve giriş provaları burada yapılabiliyor. Diğer tarafta Gençlik Kültür Merkezinde de kullanabileceğimiz bir alan var. Orası da özellikle tiyatro ve kültür etkinlikleri ile uğraşan kuruluşlara sunulmuştu. Orda da değerlendirebileceğimiz bir opsiyonumuz var. Alan konusunda bir sorun olduğunu söyleyemeyiz. İşbirliği içinde bunu sağlamış oluyoruz. 

 Rom dilindeki radyodan da bahsetmek istiyorum? Nasıl bir deneyim sonucu kuruldu?  Radyonun bugün sürdürülebilirliğini sağlamak için neye ihtiyaç var?  

Radio Romano Avazo, 2007 yılına açıldı. Radyo Yeni Dönem ve Radyo Prizren ile yapılan işbirlikleri sayesinde buna erişildi. Çünkü bu radyolarda çalışan ve program yapan kişiler, kendileri de, kendi anadillerinde 24 saat yayın yapacak bir medya kurabileceklerinin güvenini elde ettiler. Bu da Radio Romano Avazo’nun 107.3 frekansında doğmasına neden oldu. 

Ben, bu radyoyu da kuran Nexhip Menekshe’nin oğlu olduğum için çocukluğumdan beri bu işlerin içinde oldum. Rom topluluk mensuplarının prova bile yapacak yerleri yoktu. Bir yerimiz olunca hepimiz oraya odaklandık. Dolayısıyla topluluğumuz da bunu takip etti. Çünkü yeteneğini geliştirebileceğin, topluluğun çıkarına olan tartışmalar yapabileceğin başka mecralar da yoktu. Radyo bu temalara her zaman açık olduğu için çok fazla da dinlenmekteydi. Aynı zamanda bağışçı kuruluşların desteği de daha fazlaydı. Radyodan önce bir dergi de vardı. Radyoyla birlikte bir çocuk dergisi de eklendi. Böylece Rom topluluğunda yayıncılık gelişti. 

Ancak bana göre kadro eksikliğimiz ve daha fazla program eksikliğimiz var. Radyoda eğlence programlarımız, belli bir kişiyi tanıtım programlarımız yok.  Birkaç tartışma programı, bunlar aracılığıyla faaliyet alanlarımızdaki konuları takip ediyoruz. Her zaman insan hakları için mücadele ediyoruz ve müzik yayınları yapıyoruz. Bu bizim için hem bir öz eleştiridir hem de bağışçı kuruluşlar için bir mesajdır. Yeniden kadrolarımızı oluşturmamız için desteklenmemiz gerekir. Böylece yeni bir nesil yaratmayı hedeflememiz lazım. 

Kosova kurumları veya bağışçı kurumların Rom topluluğundan başlamak üzere, etnik topluluklar için kültürel, sanatsal faaliyetlerin desteklenmesi için bir mekanizma oluşturması gerekliliği gibi belli bir talebiniz veya öneriniz var mıdır? 

Evet. Bugüne kadar birçok alanda yapılması gereken faaliyetler konusunda kadromuz olmadığı veya yeterliliğimizin olmadığı yönünde çokça eleştirildik. Ancak bugün potansiyelin olduğunu söyleyebiliriz. Biz hem müzik, hem tiyatro, hem gazetecilik için, belki sinematografi vs. alanlarda potansiyelimizin olduğunu kanıtladık. Değişik alanlarda katkı sağlayan çok fazla kişilere sahibiz. Rom topluluğunda, kendi topluluğuna farklı alanlarda hizmet edebilecek insan kapasitesi mevcuttur. Ancak şimdi işi daha ciddiye almalıyız. Rom kültüründen bahsettiğimiz zaman, bunun kurumsallaşması gerekmektedir. Bakanlık tarafından da Romların manevi mirasının tanınması ve belgelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun için kurumsal desteğe de ihtiyaç var. 3-5 veya 10 bin avroluk proje destekleriyle bu iş yürütülemez. Çünkü Rom kültürü çok çok zengindir ve belki de bu kültürel değerlerinin % 85 kadarı halen örtük bir biçimdedir ve gün yüzüne çıkmayı beklemektedir. 

Fotoğraf: Suer Celina

 Prizren’de Rom Dili kullanımdaki resmi dil statüsünü elde etti. Bu konunun uygulanması aşamasındaki beklentileriniz nelerdir? Rom topluluğu bu gelişmeyi nasıl karşıladı. 

Avrupa Konseyi tarafından desteklenen ve Nevo Koncepti sivil toplum kuruluşu tarafından uygulanan bir proje sayesinde gerçekleşti. Bu kuruluş bana koordinatörlük görevi verdi. Bu işin birinci kişisi ben değilim ama bu işle yüklenen sorumlu kişi olarak görev aldım. Bu düşünce Nexhip Menekshe’den, Kujtim Paçaku’dan, İbrahim Elshani’den başlamak üzere çok eskiye dayanıyor. Ama daha da geriye gidersek Nusret Seharsoj, ve topluluğa katkı sağlayan çok fazla kişinin katkısı geçmiştir. 

Şu anda 2008’den beri aktif olan talebimiz yerine geldi. Çünkü 2008 yılında Prizren Belediyesi tüzüğü yapıldığı zaman Rom dili ve hatta Rom topluluğunun kendisi görmezden gelinmiş. Bunlar tüzüğe konmamış. Pek çok tartışma ve itiraza rağmen bu konuda bir çözüm bulunamadı. İşte şimdi 15 yıl sonra bir ilerleme kaydedildi. Bu konuda 51 kadar sivil toplum kuruluşu ve çeşitli bireylerin katkısı geçti. Bunlar Prizren Belediyesinde Rom dilinin de kabul edilmesi gerektiğine dair görüşlerini beyan ettiler. Bu sivil toplum kuruluşları, hayatın bir parçası ve dinamiği olarak bu girişimi başlatan bizlere destek verdiler. Böylece geçmişte bu düşünceyi ortaya atanların emaneti yerine getirilmiş oldu. 

Şimdi belediye tarafından alınan bu kararın Yerel Yönetimler Bakanlığı tarafından da onaylanmasını bekliyoruz. Ardından da bu kararın uygulanmasını bekliyoruz. Böylece 31 Ekim 2022 tarihinde Prizren Belediyesinin gerçekten çok etnikli bir şehir olduğunun mührü vurulmuştur. Burada Rom topluluğunun yaşadığı ve konuştuğu bilinmekteydi. Şimdi bu durum belgeye dökülen bir tarih oldu. Romlar burada belki 700 yıldan beri yaşıyor ama belediye tüzüğünde yer almıyordu. Bu eylemle Rom dili de resmiyet veya kullanımdaki dil resmiyetini kazanmış oldu. Böylece Prizren Belediyesinde çok kültürlü ve çok dilli mozaik de tamamlanmış oldu. 

Röportaj: Esin Muzbeg

© PRIZMA MEDIUM

“Bu yazı, İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Ajansı (SDC), İsveç ve Lüksemburg Büyük Dükalığı Hükümeti tarafından ortaklaşa finanse edilen Kosova Sivil Toplum Vakfı (KCSF) programı ‘EJA Kosova’ tarafından desteklenmektedir.”