İlüstrasyon: PM

Nature Communications’da yayınlanan bir araştırmaya göre, düşük ve orta gelirli ülkelerdeki ölü doğumların %39,7’sinden sorumlu olabilecek, özellikle zararlı başka bir neden daha var: hava kirliliği.

PM2.5 olarak bilinen partikül maddeler, havada asılı kalan son derece küçük katı partikülleri ve sıvı damlacıkları tanımlayan bir terimdir. 2,5 mikrondan (PM2.5) daha küçük parçacıklar halindeki hava kirliliği, insan saçı genişliğinin yaklaşık 3%’ü kadar olan parçacıklardır, ve tipik olarak fosil yakıtların yanmasından açığa çıkarlar.

Pekin Üniversitesi Kamu Sağlığı Merkezi liderliğindeki yeni araştırmaya göre, ölü doğumların 98%’i Asya, Afrika ve Latin Amerika’dan 137 ülkeyi kapsıyor. Araştırmacılar, Birleşmiş Milletler’in ölü doğumları ihmal edilmiş bir trajedi olarak adlandırdığını nitelendiriyor ve ölü doğumların önlenmesi için altta yatan risk faktörlerinin kapsamlı bir şekilde anlaşılmasının önemini vurguluyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), metreküp hava başına 5 mikrogramda (5 μg/m³) PM2.5 seviyesini referans olarak belirlemişti. Araştırmaya göre filli olarak tüm anneler, bu referans seviyesinin üstünde PM2.5’a maruz kalıyor. Bu seviyenin üzerinde hava kirliliğine maruz kalmak kalp hastalığına, astıma, akciğer fonksiyonlarının azalmasına ve önceden kalp veya akciğer hastalığı olan kişilerde erken ölüme katkıda bulunabilir.

Dünya Bankası’nın verilerine göre, hava kirliliğinin (PM2.5) ortalama küresel konsantrasyonu metreküp başına 46 μg (DSÖ’nün referans seviyesinin dokuz katı). Ancak küresel olarak eşit bir yük dağılımından bahsedemeyiz.  Bu seviye Avustralya’da 9 μg, Kanada’da sadece 6 μg. Kirlilik sorununun en çok hissedildiği yerler ise dünyanın daha az gelişmiş ülkeleri.

137 düşük ve orta gelirli ülkelerde ölü doğum rakamlarını içeren araştırma, hava kirliliğinin ciddiyetini gözler önüne serdi. Sonuçlar, partikül emisyonları ile ölü doğum insidansı arasında ciddi bir bağlantı ortaya koydu.

Yılda ortalama 217.000 ölü doğumla (25 milyon canlı doğumdan) en çok etkilenen ülke olan Hindistan, metreküp hava başına 60.15 μg PM2.5 konsantrasyonuna veya DSÖ’nün referans seviyesinin 12 katına sahipti. Yılda 110.000 ölü doğumla (6.1 milyon canlı doğuma kıyasla) en ciddi şekilde etkilenen ikinci ülke olan Pakistan, 63.2 μg hava kirliliğine sahipti. Onları Nijerya (93.000 ölü doğum, 7.8 milyon canlı doğum ve 69.7 μg); Çin (64.000 ölü doğum, 10,6 milyon canlı doğum ve 51,1 μg) ve Bangladeş (49.000 ölü doğum, 2,8 milyon canlı doğum ve 69,6 μg).

Anne yaşının da ölüm riskinde önemli bir rol oynadığı gösterildi. Araştırmacılar, DSÖ verilerine ve ayrıca ölü doğum vakalarına ilişkin mevcut iki meta-analizden yola çıkarak, çocuklarını doğumda kaybeden annelerin, bebekleri başarıyla dünyaya gelen annelerden ortalama 3,8 yaş daha büyük olduğunu hesapladılar. PM2.5’in yüksek olduğu ülkelerde en büyük ölü doğum riski, 34 yaş ve üstü anneler arasındaydı. Ayrıca, ölü doğum riski daha geç yaşta hamile kalanlarda daha genç olanlara göre 11% oranında fazla.

PM2.5 konsantrasyonunu ölü doğumla ilişkilendiren mekanizmanın tam olarak ne olduğu belirsiz. Hava kirliliği ile gebelik kaybı arasındaki ilişki için potansiyel biyolojik mekanizmalar henüz net olmasa da, araştırmacıların bu durum için önerdiği 3 olasılık var.

1 – Hamile bir kişi PM2.5 partiküllerini soluduğunda, bu partiküller kan dolaşımına girerek doğrudan plasenta bariyerini geçer ve fetüse iletilir. Bu da bebekte düşük oksijen seviyelerine veya bağışıklık sorunlarına yol açar.

2 – PM2.5 partiküllerine maruz kalmak, methemoglobin gelişimine yol açabilir. Hemoglobin’in bu formu oksijene bağlanmaz ve bu nedenle fetüse yeterli miktarda oksijen iletilemez. Sonuçta, fetüsün bağışıklık sisteminde sorunlara yol açarak, anne karnında ölüme neden olur.

3 – PM2.5, plasentanın kendisinde anormalliklere veya malformasyonlara yol açarak plasentanın hamilelik boyunca bir fetüsü sürdürmesini engelleyebilir.

Kosova AB standartlarını önemli ölçüde aşıyor

Kosova’ya baktığımızda, kentsel alanların önemli bir kısmı, Avrupa Birliği standartlarını (20 µg/m³ yıllık) önemli ölçüde aşan PM2.5 partikül madde ortam konsantrasyonları ile düşük hava kalitesinden muzdarip. İşlevsel olmayan sağlık bilgi sistemi nedeniyle, Kosova’daki hava kirliliği çok iyi belgelenmemiş olsa da, Dünya Bankası’ndan gelen veriler, Kosova’da her yıl yaklaşık 760 kişinin ortam hava kirliliğine maruz kalması nedeniyle erken öldüğünü gösteriyor. Bu vakaların 11%’i, Kosova’nın en kirli ve en kalabalık şehrini temsil eden Priştine’den (23.5µg/m³). Öte yandan, Kosova’da ki hava kirliliğinin ölü doğum üzerine riskleri hakkında ise herhangi bir veri yok.

2019’da 2,31 milyon olan ölü doğum sayısı, 2020’de 1,93 milyona düştü. Araştırmacılara göre bu düşüş, Çin gibi hava kirliliğinin en yüksek olduğu ülkelerde, hava kirliliğinin azaltılmasından kaynaklanıyor. Araştırmacılar, hava kirliliğini 10 μg/m3 seviyesinin altına indirilmesiyle bugün yılda 710 bin ölü doğumun önüne geçmenin mümkün olabileceğini söylüyor.

✎ Şeyma Celina Suroy

© PRIZMA MEDIUM

Referanslar:
Michikawa, T., et al. Exposure to chemical components of fine particulate matter and ozone, and placenta-mediated pregnancy complications in Tokyo: a register-based study. J Expo Sci Environ Epidemiol. 2022.
Enquobahrie, DA., et al. Prenatal exposure to particulate matter and placental gene expression. Environ Int. 2022.
Mariet, AS., et al. Association between moderated level of air pollution and fetal growth: the potential role of noise exposure. Sci Rep. 2021.
Bové, H., et al. Ambient black carbon particles reach the fetal side of human placenta. Nat Commun. 2019.