Ağustos ayı yaklaşınca hepimiz Doku Festi konuşmaya başlarız. ‘Oli mi bu sene Doku Fest?’ (Doku Fest bu sene de düzenlenecek mi?) gibi sorular belki geride kaldı. Ama, mottosunu, filmleri, Doku Nights’a gelecek sanatçıları merak ederiz. Bizim bu tatlı telaşımız, Doku Fest ekibinin, festival organizasyonunda gösterdiği olağanüstü bir çabadan doğuyor. Bu yüzden Samir’e ilk sorum hazırlık ve heyecanı üzerine oldu. 

Ekibin büyük bir kısmıyla senelerdir beraber çalıştıklarından söz eden Samir Karahoda, artık tecrübeli bir ekiplerinin olduğuna ve herkesin ne yapması gerektiğini bildiğini, kimsenin başkasının eksikliğini örtmesine gerek kalmadığına ve herkesin kendi işinde uzman olduğunu anlattı. Bunun Doku Fest için büyük bir zenginlik olduğunu dile getiren Karahoda,  Nesillerin birbirine bilgi aktarımının önemli olduğuna değinirken, “ Profesyonel bir ekip oluştu, yeni enerjiyle de gelişecek. Burada bilgi aktarımının önemi çok büyük”  diye konuştu. 

I AM AI AM I

DokuFest’in önceki mottolarına baktığımızda evrensel aktüel temalar olduğunu görürüz. Festival bu edisyonundaki mottosunda da evrensel bir konuya dikkat çekiyor. 

Her edisyonda evrensel ve aktüel temalara değinmek istediklerini dile getiren Samir Karahoda, “Evrensel bir tema olan, herkes ve her yaş grubu tarafından hissedilmeye başlamış bir tema bu. Film endüstrisi için daha yeni olsa da bu temanın ele alınması gerektiğinin isabetli olacağını düşündük. Çok hızlı gelişiyor ve değinmek için belki de erken ama bu bir farkındalık yaratıyor ve insanlara sunduğumuzda bu konu ile daha fazla araştırma yapmaya yöneliyorlar. Veton da (Nurkollari) bu yüzden, açılışı ‘2001: A Space Odyssey’ ile yapmak gibi cesur bir kararla çıktı. Benim için süpriz olsa da yüzde yüz katıldığım bir karar olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu.

Daha geniş ölçekte neler olabileceğini henüz hiçbirimizin bilmediğine işaret eden ünlü yönetmen, İnsanları zorlu bir yarışa götüreceğini gördüklerini ama  deney yapmak için hala bir alanın olduğuna dikkat çekti.

Önümüzdeki senelerde daha bu konunun daha ilginç olacağını ve daha büyük oturumların yapılacağı iddiasında bulunan Karahoda, “özellikle film endüstrisinde nelere yol açacağını göreceğiz. Herkse Chat GPT ile senaryo yazılır mı diye merak ediyor. Veya yapay zeka ile film çekilir mi…” ifadelerini kullandı. 

Film Programı: 

Dünya’nın her bölgesinden gelen başvurularda büyük bir artış olduğunu söyleyen Karahoda, “bu DokuFest’in nasıl bir yolda olduğunu gösteriyor. İlgi ne kadar artarsa, izlenmiş olan yolun da ne kadar iyi olduğunu gösterir. Biz Avrupa Film Akademisine, Bafta’ya üye olduk, bunlar hep pozitif mesajlardır” dedi. 

Doku Fest’te konvansiyonel film göstermeyi, senaryoya bağımlı yani başı ve sonu belli filmleri özellikle seçmediklerini söyleyen Samir Karahoda,  “Özellikle kendimden örnek verecek olursam; yeni, daha önce görülmemiş formlara, yeni anlatımlara önem veririrm. Cesur yönetmenlere önem veririz. Çünkü okulda öğrendiklerinden kopan, kuralları yıkan, yeni hikaye anlatımları deneyen pek fazla yönetmen yok. Bu yüzden Doku Fest’te ünik, daha önce görülmemiş ve cesur hikaye anlatımları izleriz. Deneysel, yeni ve daha önce denenmemiş tarzlarda anlatımları fiction filmlerde de belgesellerde de bunu görürsünüz” dedi.

İster iyi olsun, ister kötü, bütün hikayeleri insanlar üretir.

Samir Karahoda

Doku Fest’in önem verdiği bir diğer nokta ise insanlık. İnsan hakları, insan meseleleri ve insanlık üzerine, insanların problemlerini, çektiklerini anlatma hedefinde.

Hangi kategoriye bakarsak bakalım bu ize rastlayacağımızın altını çizen Karahoda, “ Veton’la (Nurkollari) sık sık şunu konuşuruz; birbirimizin işlerine neredeyse hiç karışmayız ama bir adım geri gidip baktığımızda aynı fotoğrafı görürürüz” ifadelerini kullandı. 

Ulusal Filmler:

Ulusal filmlerin kalitesi ve tarzlarında pozitif anlamda bir gelişime şahit olduklarını dile getiren Karahoda, “Daha önce bahsettiğim bu geleneksel tarzlar burada da yok olmaya başladı. Bu iyi bir gelişme. Diyasporadan da çok sayıda yönetmen var. Belki de onların okudukları ülkelerde farklı okul tarzlarıyla yarışmayı geliştirmeye başladı. Daha fazla film katıldı ve diyebilirim ki bu seneki yarışma, bugüne kadar ki yarışmaların en zoru olacak. Ünik filmler var” değerlendirmesinde bulundu. 

Doku Fest’ten Gelecek Vadeden Yeteneklere Maddi Destek

Ulusal filmler kategorisinde, gelecek vadeden yeteneklere 30 bin euroluk bir desteğin dağıtılacağının heyecanını paylaşan Karahoda, “ Genç yeteneklerin yeni projeleri için armağan gibi olacak. Ayrıca iki filme sıfırdan destek vereceğiz. Toplamda 30 bin euroluk bir yardım dağıtacağız. Gençler bizi motive ettikçe, biz de onlara iyi şeyler yapmak konusunda daha fazla heyecanlanıyoruz. Bu desteğin devamlı olması için çalışacağız. Doku Fest, sinemayla uğraşmak isteyen herkese yardım etmeye, önünü açmaya çalışır. Biz Doku Fest’i Prizren’in bir festivali gibi görebiliriz ama Doku Fest’in dünyadaki ismi Kosova’daki isminden daha büyük. Burada alçakgönüllülük yapmayacağım. Doku Fest’in gittiği her yerde büyük bir saygınlığı var. Doku Fest zamanında dünyanın 30-40 festival temsilcisi burada olur. Filmlerin bu kişiler tarafından izlenmesi yönetmenler için büyük fırsat. Bu yüzden yarışmalara katılmak özellikle ulusal kategoride yarışmaya katılmalarının film yönetmenlerinin geleceğinde büyük etkisi var. ” dedi. 

Motto ve Film Programı: 

Mottonun film programına bir etkisinden söz edemeyeceğimin altını çizen Karahoda, “ Mottoyu özel programlarla bağlarız. Yarışma filmleri, olduğu gibi devam eder. Konuyla ilgili yapılmış iyi bir film varsa tabi ki dahil ederiz ama konuyla alakasız diye bir filmi reddetmeyiz, akışı bozmayız” dedi.

En son Jüriye değinelim

Ulusal filmlerde ulusal çıkara odaklandıklarını ifade eden Karahoda, “Önemli ve büyük festivallerden üyeleri tercih ederiz ki genç yönetmenlerimize fırsatlar sunalım. Filmleri dünyaya açabileccek insanları seçeriz. Her zaman en azından bir üyenin büyük ve önemli bir festivalden olmasına özen gösteririrz. Geçen yıl Venedik Film Festivali, daha önce Berlinale, şimdi de Hamburg Film Festivali’nden bir jüri üyesi olacak. Kosova’da iyi bir film görmüş ve gittikleri diğer yerlerde bunları anlatabilecek insanları seçeriz. Her konuğumuz gezici bir tanıtımdır” açıklamasında bulundu.

Röportaj: Suer Celina

© PRIZMA MEDIUM