Sınırlara Sığmayanlar

Rom topluluğu kendi sınırlarına veya ona çizilen sınırlara sığmayan bir topluluk olarak Prizren’de varlığını sürdürüyor. İyi olmasının sebebi, diğerlerini de içinde barındırmasında saklı sanki.

COP27 İklim Zirvesi Beklentileri Karşılayacak mı?

Artan sıcaklıklar, azalan su kaynakları, yükselen deniz seviyeleri, küresel iklim krizi tüm dünya ülkelerini etkiliyor. Antropojenik faaliyetler yüzünden, ekosistemleri yok ediyor, iklimi değiştiriyor ve gezegendeki dengemizi istikrarsızlaştırıyoruz.

Günümüzde de Sağlığımızı Etkileyen ‘Orta Çağ Hastalığı’: Kara Veba

Kara Veba (Kara Ölüm), 14. yüzyılın ortalarında kuzey Afrika ve Avrasya'yı kasıp kavurduğunda, oradaki insan nüfusunun yarısının ölümüne neden oldu, tarihi yeniden şekillendirdi ve potansiyel olarak insanın evriminin gidişatını değiştirdi. Bu salgın insanlık tarihinde kaydedilen en ölümcül salgındı. Salgın sonunda, Avrupa nüfusunun neredeyse yüzde 50’si yok oldu. Bu sayı ise COVID-19 için tahmin edilenden en az 200 kat daha yüksek bir ölüm oranı.

İranlı Kadınlar Adımını Sokağa Attıktan İtibaren Mücadeleye Başlar

Son dönemlerde İran’da protestoların sıklaştığını görüyoruz. Bugüne kadar ister büyük çaplı olsun, ister ufak çaplı olsun, ister doğrudan kadın hakları üzerine olmasın bütün eylemlerde İranlı kadınları görüyoruz. Mahsa Amini’nin ölümüyle birlikte bu eylemler çok farklı bir atmosfere büründü. Bugün İran halkı, ülkenin imajını kurtardığını düşünüyor. Ve İranlı direnişçiler, bir devletin kendilerini kurtarmasını değil ama dünya halklarının onları görmesini ve desteklemesini istiyor. İran’daki eylemler üzerine Belgeselci, Gazeteci ve Aktivist Mehdi Shabani ile konuştuk.

Nesli Tükenmiş İnsan Ataları Üzerine Çalışmaları İçin Genetik Bilimcisine Nobel Ödülü

2022 Nobel fizyoloji/tıp ödülü, yakın soyu tükenmiş akrabalarımızın DNA'sından günümüz insanının evriminin izini süren İsveçli genetikçi Svante Pääbo’ye verildi. Svante Pääbo imkânsız görünen, günümüz insanının soyu tükenmiş bir akrabası olan Neandertal'in genomunu sıralamayı başardı. Onun araştırması, tamamen yeni bir bilimsel disiplin olan paleogenomik'i ortaya çıkararak, günümüz insanları ile Neandertaller arasındaki genetik bağlantıyı ortaya çıkardı ve Neandertallerle önceden düşünülenden daha fazla ortak noktamız olduğunu gösterdi. Aslında Nobel ödülünün bir paleontoloğa ve evrimsel çalışmaya verilmiş olması alışıldık bir durum değil ve bu yıl bu ödülün evrimsel biyolojide çığır açan bir keşife verilmiş olması muazzam!

Bir Mücadele Alanı Olarak Toplulukların Temsili

Emilija Redžepi “Çoğunluk olmayan toplulukların neredeyse aynı sorunları var. Dolayısıyla Boşnaklara verebildiğim desteği, diğerlerine de sağlamaya çalışıyorum. Benim daha önceleri hissettiğim bazı ayrımcılıkları hiç kimsenin hissetmesini istemiyorum” diyor. Bu ses bugüne kadar toplulukların elde ettiği en yüksek yönetim kademelerinin birinden yükseliyor. Emilija Redžepi, Kosova Başbakan Yardımcısı olarak, insan hakları ve azınlık hakları meselelerine bakıyor.

Sorunlar Basit, Fakat Bir O Kadar Meşakkatli

Kabare Kabare tiyatrosu farklı bir kimlikle, absürt oyunlarla, masalarda yemek yiyen, meşrubatını içen seyircisiyle, oyun sonrası hep birlikte samimi bir ortamda oyuncuların masalara gelip oyun hakkında yorumları sorduğu çok samimi bir kimlikle çıktı karşımıza. Kabare tiyatrosu Rumeli TKSD - Nafiz Gürcüali Türk Tiyatrosu'nun bir devamı. Kemik kadrosunda Kamer Şimşek yönetmen, Ferda Derviş, Gençer Tatar ve Levent Bütüç oyuncu olarak karşımıza çıkıyor. Kabare tiyatrosunun kemik kadrosuyla Prizren’deki Türk tiyatrosu üzerine konuştuk.

“Esas Mesele Eşitliktir”

“Esas mesele eşitliktir, eşitliktedir” diyen Osman Osmani, Kosova’daki Rom topluluğunun entegrasyonundan söz etmenin anlamsız olduğunu söylüyor. Çünkü Romlar yüzyıllardan beri buralarda yaşıyor. “Sadece yerel ve merkezi düzeyde yönetimde olanların Rom topluluğu mensuplarına kendini diğerleriyle eşit olarak hissetmesi için gerekli imkanları tanıması lazım” Bu sözleri sarf eden Osman Osmani “Ben herkesle eşit olmak istiyorum” diye haykırıyor.

Bir Hayal Kadar Uzak Mı Bu Yaşam Kadınlara?

“Güneşli bir güne uyandınız, süratle hazırlanıp evinize 400 metre mesafedeki otobüs durağına doğru yürürken, önce çocuğunuzu mahallenizdeki kreşe bıraktınız. Öğle yemeğinizi ofisinize yakın o büyük parkta ağaçların altında, sessizlik içinde, kimse sizi rahatsız etmeden yediniz. İş çıkışı gittiğiniz şahane konser gece yarısı bitti. Dönüş yolunda bindiğiniz otobüs, sizi durak haricinde arzu ettiğiniz yerde bıraktı. Işıl ışıl sokaklardan geçerek evinize doğru yürürken aklınızda, semtinizin Kadın Konseyi’nin ertesi gün belediye yetkilileriyle yapacağı toplantı vardı.”

Son Şansımız Olarak Bölgesel ‘Yeşil’ Dayanışma

Sermaye kavramını bir süreç olarak tanımlayan Marx onu ilk kez Grundrisse'de geliştirdi. Bu süreç içinde Marx, sermayenin gerçekleşmesinin dört aşamasını belirledi: üretim, dağıtım, mübadele ve tüketim. Dolaşım ve dolayısıyla (kendini) gerçekleştirme süreci, bu dört aşama boyunca sermaye biçim değiştirmektedir. Bazen bir ürün olarak, bazen para olarak, bazen de üretici güçler şeklinde yeniden ortaya çıkmaktadır. Sermayeyi sermaye yapan şey, onun döngüden asla çıkmamasıdır: para, üretim güçlerine yatırılır, üretim güçleri artık emeği artırmak ve gerekli emeği azaltmak için kullanılır; para (ücretler veya kâr yoluyla) dağıtıldıktan sonra yeniden yatırım veya tüketim yoluyla döngüye yeniden girer. Tüm süreç dönmeye devam ettiği sürece, sermaye daha fazla kâr biriktirme, gerekli emek miktarını azaltma ve artı emek miktarını artırma eğilimi gösterir. Sermaye bu nedenle sürekli hareket ve genişlemeye ihtiyaç duyar. Bu nedenle bazı yazarlar sermayeyi “hareket halindeki değer” olarak tanımlarlar.